28 Ağustos 2025 Perşembe

Muhasebe Denetiminde Anlam Kurma, Davranışsal Yorumlama ve Yapay Zekâ Entegrasyonu

 

Özet

Bu çalışma, okuma sistemleri çerçevesi bağlamında sözcük bilgisinin muhasebe denetiminde anlam kurma süreçlerine etkisini incelemektedir. Perfetti ve Stafura’nın Reading Systems Framework’ü temel alınarak, kelime düzeyindeki anlamlandırma süreçlerinin zihinsel model oluşturma ve karar alma üzerindeki etkileri analiz edilmiştir. Uygulamalı bir vaka senaryosu üzerinden teknik terimlerin parafraz etkisi ve köprüleme çıkarımlarıyla nasıl yorumlandığı gösterilmiş; yapay zekâ destekli denetim sistemleri için semantik temelli modelleme önerileri sunulmuştur. Çalışma, hem akademik hem mesleki düzeyde okuma-anlama süreçlerinin yeniden yapılandırılmasına katkı sağlamayı amaçlamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Okuma sistemleri, sözcük bilgisi, muhasebe denetimi, parafraz etkisi, yapay zekâ, etik karar alma

Giriş

Muhasebe denetimi, yalnızca rakamsal doğruluk kontrolü değil; aynı zamanda metinsel açıklamaların, dipnotların ve beyanların doğru anlaşılmasıyla şekillenen bir yorumlama sürecidir. Denetçinin kararları, okuduğu ifadelerin anlamını nasıl yapılandırdığına ve bu anlamları zihinsel modeline nasıl entegre ettiğine bağlıdır.

Bu bağlamda, okuma süreci salt teknik bir işlem değil, bilişsel ve davranışsal boyutları olan çok katmanlı bir faaliyettir. Özellikle “gerçeğe uygun değer”, “makul tahmin” veya “şüpheli işlem” gibi ifadeler, denetçinin zihninde farklı çağrışımlar yaratabilir. Bu çalışmada, sözcük bilgisinin okuma sistemleri içindeki rolü ele alınarak, muhasebe denetiminde anlam kurma süreçlerine etkisi incelenmektedir.

1. Okuma Sistemleri ve Muhasebe Denetimi Arasındaki Bağlantı

1.1 Okuma Sistemleri Çerçevesi Nedir?

Perfetti ve Stafura’nın geliştirdiği Reading Systems Framework, okuma sürecini dört temel alt sistem üzerinden açıklar¹:

• Sözcük Tanıma Sistemi: Kelimelerin görsel olarak tanınması ve zihinsel olarak çağrılması.

• Lexicon (Sözlük): Kelimelerin anlamlarının zihinsel temsili; teknik terimlerin çağrışım gücü burada şekillenir.

• Anlama Sistemi: Kelime anlamlarının bağlamla ilişkilendirilerek metnin genel anlamının oluşturulması.

• Durum Modeli: Okuyucunun metne dair oluşturduğu zihinsel yapı; olaylar, ilişkiler ve kavramlar arasındaki bağlantılar.

Bu sistemler, muhasebe denetiminde metinlerin yorumlanmasında doğrudan etkilidir. Örneğin, “makul varsayım” ifadesi, denetçinin zihinsel modelinde belirsizlik ya da risk çağrışımı yaratabilir.

2. Sözcük Bilgisi ve Anlam Kurma Süreci

2.1 Parafraz Etkisi

Parafraz etkisi, bir kelimenin anlamı mevcut metin modeliyle uyumluysa, bu anlamın doğrudan entegre edilmesini ifade eder². Denetçi “gerçeğe uygun değer” ifadesini okuduğunda, bu kavramın daha önceki bilgi birikimiyle örtüşmesi durumunda hızlı bir şekilde anlamlandırma gerçekleşir.

2.2 Köprülüme Çıkarımları

 Köprüleme çıkarımları, metindeki boşlukları doldurmak için yapılan zihinsel bağlantılardır³. Örneğin, “şüpheli işlem bulunmamaktadır” ifadesi, önceki açıklamalarla ilişkilendirilerek denetçinin zihinsel modelinde bir bütünlük oluşturur.

Bu iki süreç, denetçinin metni nasıl yorumladığını ve hangi noktada sorgulama ihtiyacı duyduğunu belirler.

3. Uygulamalı Vaka Analizi: Enflasyonist Dönemde Denetim

3.1 Senaryo

 Bir denetçi, yüksek enflasyon döneminde hazırlanmış bir finansal tabloyu inceliyor. Açıklamalarda şu ifadeler yer alıyor:

• “Gerçeğe uygun değer tahmini yapılmıştır.”

• “Makul varsayımlar çerçevesinde değerleme gerçekleştirilmiştir.”

• “Şüpheli işlem bulunmamaktadır.”

3.2 Süreç Analizi

 Bu ifadeler, denetçinin zihinsel modelinde şu şekilde işlenir:

• Gerçeğe uygun değer: Lexicon üzerinden çağrılır, parafraz etkisiyle doğrudan entegre edilir.

• Makul varsayım: Belirsizlik içerdiği için köprüleme çıkarımı gerektirir; denetçi ek sorgulama yapar.

• Şüpheli işlem: Etik çağrışım yaratır; denetçinin dikkat düzeyini artırır.

Bu süreçte, sözcüklerin anlamı yalnızca teknik değil, aynı zamanda davranışsal ve etik boyutlar taşır.

4. Yapay Zekâ Entegrasyonu: Denetim Sistemlerinde Sözcük İşleme

 Yapay zekâ destekli denetim sistemleri, bu süreçleri modelleyerek karar destek mekanizmalarını güçlendirebilir:

• Semantik Ağlar: Teknik terimlerin anlam haritaları oluşturularak bağlam analizi yapılabilir.

• Bağlam Duyarlı Dil Modelleri (örneğin BERT): Parafraz etkisini tespit ederek metinle uyumlu anlamları önceliklendirebilir.

• Çıkarım Algoritmaları: Köprüleme çıkarımlarını simüle ederek metin bütünlüğü analiz edilebilir.

Bu sistemler, denetçinin zihinsel modelini destekleyerek hem işlem hızını hem karar kalitesini artırabilir.

5. Sonuç ve Öneriler

 Sözcük bilgisi, muhasebe denetiminde metinlerin doğru anlaşılması için vazgeçilmez bir bileşendir. Kelime düzeyindeki anlamlandırma süreçleri, denetçinin zihinsel modelini şekillendirerek karar alma sürecini doğrudan etkiler.

Öneriler:

1. Denetim Eğitimlerinde Sözcük Bilgisi Vurgulanmalıdır

Teknik terimlerin bağlam içi anlamlandırılması, karar doğruluğunu artırır.

2. Yapay Zekâ Sistemleri Semantik Temelli Geliştirilmelidir

Sözcük anlamı seçimi ve çıkarım süreçleri algoritmik olarak modellenmelidir.

3. Etik Değerlendirmelerde Sözcük Çağrışımları Dikkate Alınmalıdır

Sözcüklerin davranışsal etkileri, denetçinin etik kararlarını şekillendirebilir.

Dipnotlar

1. Perfetti, C., & Stafura, J. (2014). Word Knowledge in a Theory of Reading Comprehension. Scientific Studies of Reading, 18(1), 22–37.

2. Gernsbacher, M. A. (1990). Language Comprehension as Structure Building. Hillsdale, NJ: Erlbaum.

3. Graesser, A. C., Singer, M., & Trabasso, T. (1994). Constructing Inferences During Narrative Text Comprehension. Psychological Review, 101(3), 371–395.

26 Ağustos 2025 Salı

İşletmelerde Nakit Bütçesi

 

 Giriş

İşletmelerin finansal sürdürülebilirliğini sağlamak, ödeme yükümlülüklerini zamanında yerine getirmek ve nakit darboğazlarını önceden öngörmek için nakit bütçesi kritik bir araçtır. Bu çalışma, nakit bütçesinin hazırlanma sürecini, alternatif yaklaşımlarını ve davranışsal unsurlarla zenginleştirilmiş senaryo bazlı analizlerini ele almaktadır.

Yüksek enflasyon dönemleri, işletmelerin finansal planlama süreçlerinde belirsizlikleri ve değer kayıplarını yönetme zorunluluğunu artırır. Bu bağlamda nakit bütçesi, yalnızca likiditeyi izleyen bir araç olmaktan çıkar; satın alma gücünü koruyan, maliyetleri yöneten ve davranışsal riskleri denetleyen çok boyutlu bir stratejik mekanizmaya dönüşür.

1. Nakit Bütçesi Nedir?

Nakit bütçesi; belirli bir dönem için tahmini nakit girişleri ile çıkışlarının karşılaştırıldığı ve dönem sonu nakit pozisyonunun hesaplandığı bir finansal planlama aracıdır.

Temel Bileşenler:

Başlangıç nakit bakiyesi

Tahmini nakit girişleri

Tahmini nakit çıkışları

Dönem sonu nakit bakiyesi

2. Nakit Bütçesi Nasıl Hazırlanır?

Aşamalar:

Dönem Belirleme: Genellikle aylık veya çeyrek dönemler tercih edilir.

Başlangıç Nakit Bakiyesi: Önceki dönemden devreden nakit.

Nakit Girişleri: Satış gelirleri, alacak tahsilâtları, kredi kullanımı vb.

Nakit Çıkışları: Sabit giderler (maaş, kira), değişken giderler (malzeme alımı), vergi ödemeleri.

Dönem Sonu Nakit Pozisyonu: Girişler – çıkışlar + başlangıç bakiyesi.

 Örnek Tablo: Ocak 2025 Nakit Bütçesi

Kalem

Tutar (₺)

Başlangıç Nakit Bakiyesi

150.000

Satış Geliri

300.000

Alacak Tahsilatı

50.000

Toplam Giriş

350.000

Maaşlar

120.000

Kira

30.000

Vergi ve SGK

40.000

Malzeme Alımı

100.000

Toplam Çıkış

290.000

Dönem Sonu Nakit Bakiyesi

210.000

3. Alternatif Yaklaşımlar

3.1. Dinamik Nakit Bütçesi

Gerçekleşen verilerle sürekli güncellenen esnek bütçe türüdür. Belirsizlik dönemlerinde tercih edilir.

3.2. Senaryo Tabanlı Nakit Bütçesi

Farklı ekonomik koşullara göre (iyimser, nötr, kötümser) birden fazla bütçe senaryosu hazırlanır. Risk yönetimi açısından etkilidir.

3.3. Davranışsal Nakit Bütçesi

Yöneticilerin karar alma eğilimleri, ödeme alışkanlıkları ve tahsilât davranışları gibi davranışsal göstergelerle desteklenen bütçe modelidir. Özellikle gri alanların yönetiminde kullanışlıdır.

4. Senaryo Bazlı Vaka Analizleri

Senaryo bazlı analizler, farklı koşullarda işletmenin nakit pozisyonunu öngörmeyi sağlar.

 Senaryo 1: İyimser

Açıklama

Tutar (₺)

Satış Geliri

360.000

Alacak Tahsilatı

50.000

Toplam Giriş

410.000

Toplam Çıkış

290.000

Dönem Sonu Nakit Bakiyesi

270.000

→ Fazla nakit, yatırım veya borç azaltımı için kullanılabilir.

Senaryo 2: Nötr

Açıklama

Tutar (₺)

Satış Geliri

300.000

Alacak Tahsilatı

50.000

Toplam Giriş

350.000

Toplam Çıkış

290.000

Dönem Sonu Nakit Bakiyesi

210.000

→ Planlanan bütçeye uygun pozisyon oluşur.

Senaryo 3: Kötümser

Açıklama

Tutar (₺)

Satış Geliri

210.000

Alacak Tahsilatı

30.000

Toplam Giriş

240.000

Toplam Çıkış

290.000

Dönem Sonu Nakit Bakiyesi

100.000

→ Nakit sıkışıklığı riski vardır. Kredi limitleri ve tahsilat hızlandırma stratejileri devreye alınmalıdır.

5. Davranışsal Bütçeleme Yaklaşımı

Davranışsal bütçeleme, klasik modellerin ötesine geçerek yöneticilerin karar alma önyargılarını, örgütsel kültürü ve çalışan davranışlarını dikkate alır.

Temel Unsurlar:

Aşırı iyimserlik, geçmişe bağlılık, mevcut durum etkisi

Müşteri segmentlerine göre tahsilât alışkanlıkları

Departman bazlı harcama eğilimleri

İç kontrol algısı ve etik uyum

Uygulama Örneği:

Satış yöneticisi, geçmiş başarıya dayanarak satış tahminini %25 fazla gösterir. Ancak pazarlama bütçesi artırılmadığı için hedef gerçekleşmez. Bu durum, "geçmiş başarıya aşırı güven" önyargısını ortaya koyar.

Davranışsal Uyum Matrisi

Gösterge

Teknik Uyum

Davranışsal Risk

Öneri

Satış Tahmini

Yüksek

Orta

Tahmin komitesi kurulmalı

Tahsilat Takibi

Orta

Yüksek

Segment bazlı analiz yapılmalı

Gider Kontrolü

Düşük

Orta

Harcama limitleri revize edilmeli

6.Enflasyonun Nakit Yönetimine Etkileri

Enflasyon, paranın zaman içindeki reel değerini azaltarak işletmelerin nakit akışlarını doğrudan etkiler. Bu etki:

Tahsilatların gecikmesiyle reel gelir kaybına,

Girdi maliyetlerinin öngörülemezliğine,

Faiz oranlarının yükselmesiyle finansman maliyetlerinin artmasına,

Nakit fazlası algısıyla kontrolsüz harcamalara yol açabilir.

Bu nedenle, nakit bütçesinin enflasyon düzeltmeli ve davranışsal uyumlu şekilde yapılandırılması kritik hale gelir.

Nakit Bütçesinin Enflasyonist Dönemlerde İşlevleri

1. Likidite Koruma ve Reel Değer Takibi

Nominal tutarların yanıltıcı olabileceği bu dönemlerde, nakit bütçesi reel değer analizleriyle desteklenmelidir.

 Örneğin:

Açıklama

Nominal Tutar (₺)

Enflasyon (% aylık)

Reel Tutar (₺)

Malzeme Alımı

100.000

5

95.238

Tahsilât Geliri

150.000

5

142.857

2. Kısa Vadeli ve Dinamik Bütçeleme

Aylık hatta haftalık güncellemelerle bütçe, ani fiyat değişimlerine karşı daha duyarlı hale getirilmelidir.

3. Vade Yönetimi ve Tahsilât Hızı

Vadeli satışlar minimize edilmeli, tahsilât süreleri kısaltılmalı; nakit bütçesi bu dönüş hızını izlemek için kullanılmalıdır.

4. Döviz ve Enflasyona Endeksli Araçların Entegrasyonu

Nakit bütçesi, döviz cinsinden varlıklar veya enflasyona endeksli finansal araçlarla çeşitlendirilerek reel değer korunabilir.

Sonuç

Nakit bütçesi, yalnızca teknik bir planlama aracı değil; aynı zamanda davranışsal ve stratejik bir yönetim aracıdır. Alternatif yaklaşımların ve senaryo analizlerinin entegrasyonu, bütçenin gerçekçi ve uygulanabilir olmasını sağlar. Özellikle muhasebe hileleri ve vergi uygulamalarındaki gri alanlarda, davranışsal bütçeleme yaklaşımı etik ve operasyonel uyumu birlikte değerlendirme imkânı sunar.

Enflasyonist ortamlarda nakit bütçesi, işletmelerin finansal dayanıklılığını artırmak için çok boyutlu bir araç olarak kullanılmalıdır. Reel değer analizleri, davranışsal uyum mekanizmaları ve dinamik güncellemelerle desteklenen bütçeler; sadece teknik doğruluk değil, aynı zamanda etik sorumluluk ve stratejik öngörü sağlar. Özellikle vergi uygulamaları ve muhasebe hileleri gibi gri alanlarda, enflasyon etkisiyle oluşan sapmaların nakit bütçesi üzerinden izlenmesi, hem denetim hem politika geliştirme açısından önemli bir katkı sunar.


 

18 Ağustos 2025 Pazartesi

Vergi İdaresinin Muhatabı Kim Olmalıdır; Mükellef mi, Muhasebeci mi?


Özet

Bu çalışmada Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) ile mükellef arasındaki hukuki ilişkinin, uygulamada neden çoğunlukla muhasebeciler üzerinden yürütüldüğü tartışılmaktadır. Vergi hukuku bakımından muhatabın mükellef olduğu açıktır. Ancak uygulamada idare, mükellefe ulaşmak yerine muhasebecileri doğrudan muhatap almakta ve bu durum mesleğin asli fonksiyonunu gölgelemektedir. Muhasebeciler bağımsız bilgi üreten meslek mensuplarıdır; yalnızca vergi idaresine raporlama yapan “köprü” konumunda değildirler. Buna rağmen idarenin yaklaşımı, mesleğin toplumsal algısını daraltmakta ve meslek mensuplarını asli sorumlulukları dışında konumlandırmaktadır. Makalede ayrıca TÜRMOB’un mesleki talepleri yeterince sahiplenememesi, ticaret odaları ve diğer örgütlerin sessizliği eleştirel bir dille tartışılmıştır. Sonuç bölümünde meslek mensuplarının özlük hakları, ücret sorunları ve haksız rekabet karşısında geliştirilmesi gereken politika önerileri sunulmaktadır.

Anahtar Kelimeler

Muhasebe Mesleği, Vergi Hukuku, Gelir İdaresi, TÜRMOB, Özlük Hakları, Haksız Rekabet

Giriş

Vergi hukuku sisteminde idarenin muhatabı, Anayasa’nın 73. maddesi ve Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) hükümleri çerçevesinde mükelleftir. Buna rağmen uygulamada Gelir İdaresi Başkanlığı, mükellef ile doğrudan iletişim kurmak yerine muhasebecileri ve mali müşavirleri fiilen muhatap almaktadır. Bu yaklaşım, mesleğin toplumsal konumunu dönüştürmekte ve bağımsız bilgi üreticisi kimliğini gölgelemektedir.

Muhasebe mesleği, işletme ilgililerine güvenilir, tarafsız ve bağımsız bilgi üretmek üzere şekillenmiş bir meslektir. Ancak gerek mevzuatın yetersizlikleri gerekse idarenin pratikteki uygulamaları sonucunda, kamuoyunda muhasebeci yalnızca vergi idaresi ile mükellef arasında bir aracı gibi algılanmaktadır. Bu durum, hem meslek mensuplarının özlük hakları hem de mesleğin itibarı üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır.

1. Muhatap Mükelleftir

VUK’un 8. maddesinde mükellef “vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettüp eden kişi” olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla vergi idaresinin muhatabı doğrudan mükelleftir. Muhasebeciler ve mali müşavirler, 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu çerçevesinde mesleki sorumluluk üstlenmekle birlikte, vergi borcunun asli tarafı değildir. Bu ayrım, idarenin iletişim ve denetim pratiklerinde çoğu zaman göz ardı edilmektedir.

 2. İdarenin Yaklaşımı ve Uygulamadaki Sorunlar

Gelir İdaresi Başkanlığı, denetim, yoklama ve bilgi taleplerinde çoğunlukla mükellefi değil, muhasebeciyi aramakta veya yazışmalarda onları muhatap almaktadır. Bu uygulama, hem hukuki muhataplık ilkesine hem de mesleğin bağımsızlığına zarar vermektedir. Muhasebeci, işletme ilgililerine finansal bilgi üreten bir uzman iken, uygulamada sanki yalnızca vergi idaresine hizmet eden bir meslek mensubu konumuna itilmiştir.

3. Akademik Görüşler ve Yargı Kararları

Akademik literatürde muhasebecinin rolü, bağımsız bilgi üreticiliği çerçevesinde tanımlanır.Yargı kararlarında da, muhasebecilerin mükellefin yerine sorumluluk yüklenemeyeceği, idari para cezalarının doğrudan meslek mensubuna yöneltilemeyeceği belirtilmiştir. Ancak bu kararlar, uygulamada çoğu zaman göz ardı edilmekte, idare ile mükellef arasındaki ilişki pratikte meslek mensuplarının omuzlarına yüklenmektedir.

4. Meslek Örgütleri ve Sessizlik - TÜRMOB ve Odalar

TÜRMOB ve bağlı odalar, meslek mensuplarının özlük hakları( yıpranma payı , erken emeklilik vb. gibi), ücret sorunu( düşük ücret) ve haksız rekabet ( haksız rekabet sonucu meslek mensubunun eksik gelir elde etme) konularında yeterli çözüm üretememektedir. TÜRMOB çalışma raporlarında ve yazmış olduğu raporların neredeyse tamamında sermayenin ihtiyaçlarını dile getirirken, meslek mensuplarının gelişen ekonomik ve sosyal olgular karşısında sorunlarını dile getiren herhangi bir rapor ve araştırma ortaya koymamıştır.  Özellikle idarenin muhasebeciyi muhatap alan yaklaşımı karşısında meslek örgütlerinin, mesleğin bağımsız bilgi üreten yönünü öne çıkaracak güçlü bir tavır sergileyemediği görülmektedir. Ticaret odaları ve diğer meslek örgütleri de, vergi idaresinin taleplerini doğrudan kendi sorumlulukları olarak görmek yerine, sorumluluğu muhasebecilere yıkmaktadır. Böylelikle meslek mensubu, hem mükellefin hem idarenin taleplerini karşılamak zorunda bırakılan “sessiz yüklenici” konumuna sürüklenmektedir. Neredeyse bir meslek mensubunun ifade ettiği gibi,” işverenler servet biriktirirken, muhasebeci dert “ biriktirmektedir.

5. Ücret, Haksız Rekabet ve Özlük Hakları

Muhasebecilerin en temel sorunları arasında mesleki ücretlerin yetersizliği, haksız rekabet ve özlük haklarının korunamaması gelmektedir. Asgari ücret tarifesinin fiilen uygulanmaması, kayıt dışı hizmet veren kişi ve kuruluşların yaygınlığı, meslek mensuplarını ekonomik ve etik açıdan zorlamaktadır. Meslek mensuplarının hak ettikleri ücretlerin kalıcı ve elde edilebilirliğinin güvenliğini sağlayıcı sistemlerin oluşturulamaması, KDV oranın çok yüksek olması dolayısıyla müşterileri ile sorun yaşanması vb. gibi sorunlar çözüm beklemektedir. İdarenin uygulamaları ( kanunların uygulamasının hiçbir şekilde oryantasyona tabi tutulmadan yürürlülüğe girere girmez uygulanmaya başlanması, idareler arasında yazlımda ortak dili kullanılmaması nedeniyle sürekli her kurum tarafından aynı bilgilerin istenmesi, vergi idaresinin sürekli bilgi işlem sistemlerinin değiştirilmesi ve uygulama uyumlarının yapılmaması vb. gib)  meslek mensuplarını bir bıkkınlığa ve tükenmişlik sendurumuna itmektedir. Meslek mensupları arasında hiyerarşik bir üstünlük varmış gibi YMM –SMMM ilişkisinde ortaya çıkan sorunlar. Meslek örgütlerinin ise bu konulardaki tutumlarının başlangıçta meslek mensuplarına yeni iş alanları çıktı diye propoğanda ederek meslek kamuoyundan destek alırken, zaman içerisinde bitmez tükenmez bir şekilde meslek mensubunun enerjisini tükettiğini görmezlikten gelmektedirler.

TÜRMOB’un seçim sürecine girerken yaklaşık 36 yıldır(TÜRMOB kuruluş 13 Haziran 1989) bu  sorunlara kalıcı çözümler üretememiş olması, meslek camiasında ciddi bir eleştiri konusu haline gelmiştir.

Sonuç

Vergi hukuku açısından muhatap mükelleftir. Buna rağmen uygulamada muhasebecilerin muhatap alınması, hem hukuka hem de mesleğin bağımsız bilgi üreticisi kimliğine aykırıdır. İdarenin bu yaklaşımı, mesleğin toplumsal algısını daraltmakta, muhasebeciyi yalnızca vergi idaresine hizmet eden bir konuma itmektedir.

TÜRMOB ve meslek odaları, meslek mensuplarının özlük hakları, ücret sorunu ve haksız rekabet karşısında daha güçlü politikalar geliştirmelidir. Ticaret odaları ve diğer meslek örgütleri de sorumluluğu sessizce muhasebecilere yüklemek yerine, idarenin talepleri karşısında doğrudan sorumluluk üstlenmelidir.

Meslek mensupları, bağımsız bilgi üreten uzmanlardır; onların asli görevi yalnızca idarenin bilgi talebini karşılamak değildir. Bu gerçeğin hem hukuki hem de toplumsal düzeyde kabul edilmesi, mesleğin itibarının korunması ve sorunların çözümü için zorunludur.


Kaynakça

 


15 Ağustos 2025 Cuma

Bu Verilerle Maliye Bakanlığı’nın Çalışmasına Gerek Var mı?

 

Hazine ve Maliye Bakanlığı, 15 Ağustos Cuma günü yayımladığı 2025 yılı Ocak–Temmuz dönemi merkezi yönetim bütçe gerçekleşmeleriyle, Türkiye’nin mali tablosunu rakamlarla önümüze koydu. Rakamlar net: Bütçenin ana taşıyıcı kolonu hâlâ dolaylı vergiler ve stopaj.

Hazine ve Maliye Bakanlığı internet sitesinde 2025 yılı ocak-temmuz dönemi bütçe verilerini 15 Ağustos Cuma günü yayımladı. Yayınlanan bütçe gerçekleşmelerine göre vergi gelirlerinin yüzde 48,57’si KDV ve ÖTV tahsilâtı oluşturmaktadır. Yani, dolaylı vergi.

Dolaylı vergilerin payı Ocak-Temmuz döneminde yüzde 63,44; dolaysız vergilerin payı ise yüzde 36,56 olarak gerçekleşti.

Tahsil edilen gelir vergisinin yüzde 90,74’ü stopaj yoluyla alınmış. Büyük oranda çalışanların maaşlarından kesilen vergiler.

Bütçe Dengesi: Açık Artıyor, Gelir Yükü Yerinde Sayıyor

2025 yılı Ocak–Temmuz döneminde:

  • Bütçe giderleri: 7 trilyon 699,8 milyar TL
  • Bütçe gelirleri: 6 trilyon 695,5 milyar TL
  • Bütçe açığı: 1 trilyon 4 milyar 340 milyon TL
  • Faiz dışı fazla: 241,7 milyar TL

Geçen yıl aynı dönemde bütçe açığı 843,9 milyar TL idi. Yani açık yüzde 19’a yakın artmış. Bütçe gelirleri ise yıllık bazda yüzde 46,8 artışla yükselmiş olsa da bu artış enflasyonist etkiden arındırıldığında “reel” bir iyileşmeden söz etmek güç.

Vergi Yapısının Anatomisi: Dolaylı Vergiler %63,44

Toplam vergi gelirlerinin dağılımına baktığımızda tablo şöyle:

  • Dolaylı vergiler: %63,44
  • Dolaysız vergiler: %36,56
  • KDV + ÖTV toplamı: %48,57
  • Gelir vergisinin %90,74’ü stopaj yoluyla tahsil ediliyor.

Bu tablo bize, mali yükün büyük ölçüde tüketim üzerinden ve maaşlı çalışanların sırtından toplandığını gösteriyor. Tüketicinin cebine uzanan dolaylı vergiler ile ücretlilerin brüt maaşından kaynağında kesilen gelir vergisi, bütçenin can damarını oluşturuyor.

Temmuz Ayı: Açık Daraldı, Ancak Vergi Profili Değişmedi

2025 yılı Temmuz ayında:

  • Bütçe giderleri: 1 trilyon 120,8 milyar TL
  • Bütçe gelirleri: 1 trilyon 96,9 milyar TL
  • Bütçe açığı: 23,9 milyar TL
  • Faiz dışı fazla: 110,7 milyar TL

2024 Temmuz’unda 96,8 milyar TL olan açık, bu yıl aynı ayda 23,9 milyar TL’ye geriledi. Ancak bu iyileşme, büyük ölçüde dönemsel tahsilatlar ve tek seferlik gelir unsurları ile açıklanabilir; yapısal bir dönüşüme işaret etmiyor.

Hangi Vergiler Daha Fazla Getirdi?

Ocak–Temmuz 2025’te geçen yıla kıyasla en yüksek artış oranına sahip kalemler:

  1. Gelir Vergisi: %95,5 artış (stopajın katkısı belirleyici)
  2. BSMV: %70,50 artış
  3. Kolalı gazoz ÖTV’si: %66,37 artış
  4. Özel iletişim vergisi: %63,53 artış
  5. Dijital hizmet vergisi: %69,73 artış
  6. Harçlar: %64,57 artış
  7. Dahilde alınan KDV: %59,44 artış

Buna karşın kurumlar vergisi tahsilatı sadece %14,7 artmış. Yani şirket kârları üzerinden alınan vergi, tüketim ve maaşlı kesimden alınan vergilere kıyasla çok geride kalıyor.

Ne Anlama Geliyor?

Bu veriler ışığında görülen tablo şu:

  • Vergi yükü tüketici ve ücretli çalışan üzerinde yoğunlaşıyor.
  • Şirket kârları üzerinden alınan vergi, bütçede belirleyici olmaktan uzak.
  • Dolaylı vergiler, gelir dağılımında adaletsizlik yaratmaya devam ediyor.
  • Stopaj sistemi, vergi idaresi açısından kolay tahsilat sağlasa da, çalışanların vergi bilincini “maaş almadan vergi ödeme” şeklinde gölgede bırakıyor.

Dolayısıyla, maliye politikası üretmekten çok tahsilat kolaycılığına dayanan mevcut sistem, “Maliye Bakanlığı’nın vergi politikası yapma” işlevini ikinci plana itiyor.

Sonuç: Çalışmaya Gerek Var mı?

Bu verilerle Maliye Bakanlığı’nın tek yaptığı, mevcut vergi sisteminin doğal akışını yönetmek gibi görünüyor. KDV, ÖTV ve stopaj zaten tıkır tıkır işliyor. Ancak yapısal vergi reformu, dolaylı vergi bağımlılığını azaltma, kurumlar vergisinde etkinlik sağlama gibi alanlarda ciddi bir çalışma görünmüyor.

Sorunun özünde şu yatıyor: Bütçe, büyüyen pastadan değil, aynı kesimin cebinden sürekli daha büyük dilimler alarak finanse ediliyor.
Bu sürdürülebilir mi? Evet, kısa vadede. Adil mi? Hayır. Uzun vadede ekonomik dengeleri ve sosyal barışı zorlayacak bir model.

KAYNAKÇA

1.https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2025/08/2025-Yili-Temmuz-Ayi-MYB-Gerceklesmeleri.pdf

VUK 359 Kapsamında Teminat, Ceza ve Mali Suç Bağlantıları Normlar Arası Geçiş ve Uygulama Rehberi

  Giriş Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesi, vergi kaçakçılığı suçlarını düzenleyen temel ceza normudur. Ancak bu madde, uygulamada yalnızca ...