Kur Farklarının
Vergilendirilmesinde Tahakkuk İlkesi,
Yargı Kararları ve Eleştirel Bakış
Özet
Kur
farklarının vergilendirilmesi, Türkiye’de uzun yıllar hem kurum kazancı hem de
KDV matrahı açısından tartışma konusu olmuştur. Özellikle tahakkuk ilkesi
çerçevesinde gerçekleşmemiş kur farklarının vergiye tabi tutulması, hukuki
güvenlik, vergide adalet ve mali güç ilkeleri yönünden eleştirilmiştir. 2019
yılında yapılan düzenleme ile kur farklarının KDV matrahına dahil olduğu kanun
düzeyinde netleştirilmiş; ancak bu düzenleme vergi politikasının temel ilkeleri
açısından sorunları da beraberinde getirmiştir. 2023 yılında enflasyon
muhasebesine ilişkin yapılan düzenleme ise, olumlu farkların
vergilendirilmesiyle kur farkları tartışmasının benzer bir boyutunu gündeme
taşımıştır. Bu makalede, kur farklarının vergilendirilmesine ilişkin yargı
kararları, mevzuat değişiklikleri ve akademik görüşler eleştirel bir bakış
açısıyla ve muhasebe perspektifi ile değerlendirilmektedir.
I.
Giriş
Vergi
hukukunda kazancın tanımı ve kapsamı, özellikle “tahakkuk ilkesi” bağlamında
önem taşımaktadır. Vergi Usul Kanunu’nun 283. maddesinde ifadesini bulan bu
ilkeye göre, gelir ve giderlerin hukuken elde edildiği veya gerçekleştiği anda
muhasebeleştirilmesi ve vergilendirilmesi gerekmektedir.[1]
Kur
farkları ve enflasyon düzeltmesi farkları, işletmenin gerçek ekonomik faaliyeti
sonucu ortaya çıkmayan, yalnızca muhasebe gereği finansal tabloların güncel
durumu yansıtması amacıyla yapılan değerlemelerdir. Dolayısıyla gerçekleşmiş
kazanç olarak sayılması, muhasebe ilkesine aykırıdır. Bu farkların
vergilendirilmesi, muhasebe ve vergi uygulamaları arasında temel bir çelişki
doğurmaktadır.
II.
Kur Farklarının KDV Açısından Durumu
Düzenleme
Öncesi İhtilaflar
KDV
Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca teslim ve hizmet bedeline dahil unsurlar
arasında “kur farkları” sayılmamıştır.[2] Bu nedenle uygulamada, mal veya
hizmet tesliminden sonra ortaya çıkan kur farklarının KDV matrahına dahil
edilip edilmeyeceği konusunda idare ve yargı arasında ciddi görüş ayrılıkları
doğmuştur.
İdare görüşü: Kur farklarının KDV
matrahına dahil edilmesi gerektiği yönündeydi (Maliye Bakanlığı, 60 Seri No.lu
KDV Sirküleri).
Danıştay
kararları:
Çoğunlukla mükellef lehine verilmiş olup, kur farklarının KDV’ye tabi
tutulamayacağı sonucuna ulaşılmıştır (Danıştay 4. Daire, 07.12.2016,
E.2014/9306, K.2016/5196).[3]
2. 2019 Yılı Düzenlemesi
3065
sayılı KDV Kanunu’nun 24. maddesine 7161 sayılı Kanun’la eklenen hüküm ile kur
farklarının KDV matrahına dahil olduğu açıkça düzenlenmiştir.[4] Böylece yargı
kararları ile idarenin görüşü arasındaki çatışma kanun yoluyla idare lehine
çözülmüştür.
3. Eleştirel Bir Bakış
Bu
düzenleme, vergilemede “kanunilik” ve “kıyas yasağı” ilkeleri açısından
tutarlılık sağlamış gibi görünse de ekonomik ve hukuki açıdan sorunludur.
Ayrıca, kur farklarının ve enflasyon düzeltmesi farklarının vergilendirilmesi,
muhasebenin temel ilkesi olan “finansal tabloların doğru ve güncel durumu
yansıtması” ilkesine aykırıdır. Muhasebe açısından bu işlemler, vergi matrahı
oluşturmak değil, işletmenin bilançosunu ve sonuç hesaplarını doğru göstermek
için yapılmaktadır.[5]
III.
Kur Farkları ile Enflasyon Muhasebesi Arasındaki Benzerlik
2023
yılında yürürlüğe giren 7352 sayılı Kanun ile enflasyon muhasebesi yeniden
gündeme gelmiş, 2023 yılı kazançlarına uygulanmak üzere VUK Geçici 33. madde
düzenlenmiştir.[6]
Enflasyon düzeltmesi ve kur farkları muhasebesi, işletmenin öz sermayesini ve
bilanço kalemlerini güncel değerleriyle göstermeyi amaçlayan bir muhasebe
uygulamasıdır. Bu farkların vergiye tabi tutulması, muhasebenin temel amacını
tersine çevirmekte, sanal ve gerçekleşmemiş kazanç üzerinden vergi yükü
doğurmaktadır.
IV.
Yargı Kararları
2019
öncesi Danıştay kararları: Kur farklarının KDV’ye tabi tutulamayacağı yönünde olup,
mükellef lehine bir içtihat oluşturmuştur (Danıştay 4. Daire E.2014/9306,
K.2016/5196).
2019 sonrası dönemde: Kanun değişikliği ile bu içtihatların önü
kesilmiş, idarenin görüşü kanunlaştırılmıştır.
2023 enflasyon muhasebesi düzenlemesi: Henüz yargı önüne taşınma
süreci devam etmektedir. Ancak Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru ve iptal
davaları açılabileceği, “mali güce göre vergilendirme” ve “vergide
adalet” ilkelerinin ihlali iddiasıyla yeni içtihatların gelişeceği
öngörülmektedir.
V.
Sonuç ve Öneriler
Kur
farklarının KDV’ye tabi tutulması ve enflasyon düzeltmesi farklarının
vergilendirilmesi, vergilemenin temel ilkeleri ve muhasebe ilkesiyle
bağdaşmayan uygulamalardır.
Ekonomik açıdan: Bu
farklar, işletmenin doğrudan bir faaliyetinden kaynaklanmamakta, yalnızca
finansal değerleme sonucu ortaya çıkmaktadır.
Hukuki açıdan: Gerçekleşmemiş kazançların vergilendirilmesi, Anayasa’nın 73. maddesinde yer alan “mali güce göre vergilendirme” ilkesine aykırıdır.
Uygulama
açısından: Bu yaklaşım, mükelleflerin
finansal tablolarında bozulmaya, yatırım ve finansman kararlarında olumsuz
etkilere yol açmaktadır.
Öneriler:
1.Reel
olmayan kazançların vergilendirilmesinden kaçınılmalıdır.
2.Muhasebe
gereği yapılan düzeltmeler üzerinden vergi alınmamalıdır;yalnızca gerçekleşmiş
ekonomik kazançlar vergilendirilmeli.
3.Vergi
düzenlemeleri yapılırken yargı içtihatları ve akademik görüşler dikkate
alınarak öngörülebilir, tutarlı ve adaletli bir mevzuat oluşturulmalıdır.
Sonuç
olarak, kur farkları ve enflasyon muhasebesi farklarının vergilendirilmesi,
kısa vadeli bütçe gelirlerini artırsa da uzun vadede hukuki güvenlik, vergi
adaleti ve ekonomik istikrar açısından sorunludur. Vergi politikasının, kısa
vadeli gelir arayışları yerine uzun vadeli güven ve öngörülebilirlik temelinde
şekillendirilmesi zorunludur.
Kaynakça
[1] VUK m.283.
[2] 3065 sayılı KDVK m.24.
[3] Danıştay 4. Daire, 07.12.2016, E.2014/9306, K.2016/5196.
[4] 7161 sayılı Kanun m.18.
[5] Akdoğan, A. (2020). Vergi Hukukunda Kazanç Kavramı ve Tahakkuk İlkesi.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 69(2), s. 351-378.
[6] 7352 sayılı Kanun, VUK Geçici 33. madde.
Günaydın. Teşekkürler. Bence de böyle bir uygulama haksız bir vergi akımıdır! Hele şu enflasyon düzeltmesi nedeniyle alınan vergiler, külliyen haksızdur, sanki bir kazanç elde edildi. Yönetenlerin ekonomiyi yanlış yönlendirmenizden ve beceriksizliğinizden kaynaklı bir enflasyon var.
YanıtlaSil