20 Eylül 2025 Cumartesi

KUR FARKLARI ve ENFLASYON OLUMLU FARKLARI KAZANÇ SAYILIR MI?

 

Kur Farklarının Vergilendirilmesinde Tahakkuk İlkesi,
Yargı Kararları ve Eleştirel Bakış

Özet

Kur farklarının vergilendirilmesi, Türkiye’de uzun yıllar hem kurum kazancı hem de KDV matrahı açısından tartışma konusu olmuştur. Özellikle tahakkuk ilkesi çerçevesinde gerçekleşmemiş kur farklarının vergiye tabi tutulması, hukuki güvenlik, vergide adalet ve mali güç ilkeleri yönünden eleştirilmiştir. 2019 yılında yapılan düzenleme ile kur farklarının KDV matrahına dahil olduğu kanun düzeyinde netleştirilmiş; ancak bu düzenleme vergi politikasının temel ilkeleri açısından sorunları da beraberinde getirmiştir. 2023 yılında enflasyon muhasebesine ilişkin yapılan düzenleme ise, olumlu farkların vergilendirilmesiyle kur farkları tartışmasının benzer bir boyutunu gündeme taşımıştır. Bu makalede, kur farklarının vergilendirilmesine ilişkin yargı kararları, mevzuat değişiklikleri ve akademik görüşler eleştirel bir bakış açısıyla ve muhasebe perspektifi ile değerlendirilmektedir.

I. Giriş

Vergi hukukunda kazancın tanımı ve kapsamı, özellikle “tahakkuk ilkesi” bağlamında önem taşımaktadır. Vergi Usul Kanunu’nun 283. maddesinde ifadesini bulan bu ilkeye göre, gelir ve giderlerin hukuken elde edildiği veya gerçekleştiği anda muhasebeleştirilmesi ve vergilendirilmesi gerekmektedir.[1]

Kur farkları ve enflasyon düzeltmesi farkları, işletmenin gerçek ekonomik faaliyeti sonucu ortaya çıkmayan, yalnızca muhasebe gereği finansal tabloların güncel durumu yansıtması amacıyla yapılan değerlemelerdir. Dolayısıyla gerçekleşmiş kazanç olarak sayılması, muhasebe ilkesine aykırıdır. Bu farkların vergilendirilmesi, muhasebe ve vergi uygulamaları arasında temel bir çelişki doğurmaktadır.

II. Kur Farklarının KDV Açısından Durumu

Düzenleme Öncesi İhtilaflar

KDV Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca teslim ve hizmet bedeline dahil unsurlar arasında “kur farkları” sayılmamıştır.[2] Bu nedenle uygulamada, mal veya hizmet tesliminden sonra ortaya çıkan kur farklarının KDV matrahına dahil edilip edilmeyeceği konusunda idare ve yargı arasında ciddi görüş ayrılıkları doğmuştur.

 İdare görüşü: Kur farklarının KDV matrahına dahil edilmesi gerektiği yönündeydi (Maliye Bakanlığı, 60 Seri No.lu KDV Sirküleri).

Danıştay kararları: Çoğunlukla mükellef lehine verilmiş olup, kur farklarının KDV’ye tabi tutulamayacağı sonucuna ulaşılmıştır (Danıştay 4. Daire, 07.12.2016, E.2014/9306, K.2016/5196).[3]

2. 2019 Yılı Düzenlemesi

3065 sayılı KDV Kanunu’nun 24. maddesine 7161 sayılı Kanun’la eklenen hüküm ile kur farklarının KDV matrahına dahil olduğu açıkça düzenlenmiştir.[4] Böylece yargı kararları ile idarenin görüşü arasındaki çatışma kanun yoluyla idare lehine çözülmüştür.

3. Eleştirel Bir Bakış

Bu düzenleme, vergilemede “kanunilik” ve “kıyas yasağı” ilkeleri açısından tutarlılık sağlamış gibi görünse de ekonomik ve hukuki açıdan sorunludur. Ayrıca, kur farklarının ve enflasyon düzeltmesi farklarının vergilendirilmesi, muhasebenin temel ilkesi olan “finansal tabloların doğru ve güncel durumu yansıtması” ilkesine aykırıdır. Muhasebe açısından bu işlemler, vergi matrahı oluşturmak değil, işletmenin bilançosunu ve sonuç hesaplarını doğru göstermek için yapılmaktadır.[5]

III. Kur Farkları ile Enflasyon Muhasebesi Arasındaki Benzerlik

2023 yılında yürürlüğe giren 7352 sayılı Kanun ile enflasyon muhasebesi yeniden gündeme gelmiş, 2023 yılı kazançlarına uygulanmak üzere VUK Geçici 33. madde düzenlenmiştir.[6]
Enflasyon düzeltmesi ve kur farkları muhasebesi, işletmenin öz sermayesini ve bilanço kalemlerini güncel değerleriyle göstermeyi amaçlayan bir muhasebe uygulamasıdır. Bu farkların vergiye tabi tutulması, muhasebenin temel amacını tersine çevirmekte, sanal ve gerçekleşmemiş kazanç üzerinden vergi yükü doğurmaktadır.

IV. Yargı Kararları

2019 öncesi Danıştay kararları: Kur farklarının KDV’ye tabi tutulamayacağı yönünde olup, mükellef lehine bir içtihat oluşturmuştur (Danıştay 4. Daire E.2014/9306, K.2016/5196).
2019 sonrası dönemde: Kanun değişikliği ile bu içtihatların önü kesilmiş, idarenin görüşü kanunlaştırılmıştır.
2023 enflasyon muhasebesi düzenlemesi: Henüz yargı önüne taşınma süreci devam etmektedir. Ancak Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru ve iptal davaları açılabileceği, “mali güce göre vergilendirme” ve “vergide adalet” ilkelerinin ihlali iddiasıyla yeni içtihatların gelişeceği öngörülmektedir.

V. Sonuç ve Öneriler

Kur farklarının KDV’ye tabi tutulması ve enflasyon düzeltmesi farklarının vergilendirilmesi, vergilemenin temel ilkeleri ve muhasebe ilkesiyle bağdaşmayan uygulamalardır.
Ekonomik açıdan: Bu farklar, işletmenin doğrudan bir faaliyetinden kaynaklanmamakta, yalnızca finansal değerleme sonucu ortaya çıkmaktadır.

Hukuki açıdan: Gerçekleşmemiş kazançların vergilendirilmesi, Anayasa’nın 73. maddesinde yer alan “mali güce göre vergilendirme” ilkesine aykırıdır.

Uygulama açısından: Bu yaklaşım, mükelleflerin finansal tablolarında bozulmaya, yatırım ve finansman kararlarında olumsuz etkilere yol açmaktadır.

Öneriler:

1.Reel olmayan kazançların vergilendirilmesinden kaçınılmalıdır.

2.Muhasebe gereği yapılan düzeltmeler üzerinden vergi alınmamalıdır;yalnızca gerçekleşmiş ekonomik kazançlar vergilendirilmeli.

3.Vergi düzenlemeleri yapılırken yargı içtihatları ve akademik görüşler dikkate alınarak öngörülebilir, tutarlı ve adaletli bir mevzuat oluşturulmalıdır.

Sonuç olarak, kur farkları ve enflasyon muhasebesi farklarının vergilendirilmesi, kısa vadeli bütçe gelirlerini artırsa da uzun vadede hukuki güvenlik, vergi adaleti ve ekonomik istikrar açısından sorunludur. Vergi politikasının, kısa vadeli gelir arayışları yerine uzun vadeli güven ve öngörülebilirlik temelinde şekillendirilmesi zorunludur.

Kaynakça

[1] VUK m.283.
[2] 3065 sayılı KDVK m.24.
[3] Danıştay 4. Daire, 07.12.2016, E.2014/9306, K.2016/5196.
[4] 7161 sayılı Kanun m.18.
[5] Akdoğan, A. (2020). Vergi Hukukunda Kazanç Kavramı ve Tahakkuk İlkesi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 69(2), s. 351-378.
[6] 7352 sayılı Kanun, VUK Geçici 33. madde.


1 yorum:

  1. Günaydın. Teşekkürler. Bence de böyle bir uygulama haksız bir vergi akımıdır! Hele şu enflasyon düzeltmesi nedeniyle alınan vergiler, külliyen haksızdur, sanki bir kazanç elde edildi. Yönetenlerin ekonomiyi yanlış yönlendirmenizden ve beceriksizliğinizden kaynaklı bir enflasyon var.

    YanıtlaSil

VUK 359 Kapsamında Teminat, Ceza ve Mali Suç Bağlantıları Normlar Arası Geçiş ve Uygulama Rehberi

  Giriş Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesi, vergi kaçakçılığı suçlarını düzenleyen temel ceza normudur. Ancak bu madde, uygulamada yalnızca ...