ÖZ
Vergi
sistemleri, sadece gelir toplama işlevi değil, aynı zamanda toplumsal faydayı
yönlendirme işlevi de görür. Türkiye’de bağış ve yardımların beyannamelerde
indirim konusu yapılması, Gelir Vergisi Kanunu (m. 89) ve Kurumlar Vergisi
Kanunu (m. 10) ile düzenlenmiştir. Ancak bu düzenlemeler, oran sınırları,
kazanç yeterliliği ve belgelendirme gibi konularda uygulamada ciddi tereddütler
yaratmaktadır. Bu makalede, bağış ve yardımların hangi hallerde ve ne ölçüde
indirilebileceği, uygulama örnekleri ve sorun alanlarıyla birlikte ele
alınmakta; öneriler sunulmaktadır.
Anahtar
Kelimeler: bağış, vergi indirimi, kazanç yeterliliği, Gelir
Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu
1.
GİRİŞ
Vergi
hukukunda bağış ve yardım indirimleri, devletin sosyal politikalara katılımı
teşvik etmesinin en önemli araçlarından biridir. Bu sayede mükellefler,
kazançlarından yaptıkları bağışları belirli sınırlar içinde gider yazabilmekte;
toplum yararına yapılan harcamalar vergiye tabi olmamaktadır. Ancak uygulamada
“hangi bağış indirilebilir, hangisi indirilemez?”, “%5 sınırı nasıl
hesaplanır?”, “zarar eden mükellef indirimi kullanabilir mi?” gibi sorular
sıkça gündeme gelmektedir.
2.
MEVZUAT ÇERÇEVESİ
2.1
Gelir Vergisi Kanunu (GVK) m. 89
- Genel bağış ve yardımlar(genel/özel bütçeliidareler, il özel idaresi, belediye,köy,kamu yararına dernek, cumhurbaşkanı tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıf):
Beyan edilen gelirin %5’i (%10 kalkınmada öncelikli yörelerde).
- Eğitim ve sağlık tesisleri, ibadethane yatırımları(100 yataklı yurt, köy 50):
%100 indirilebilir.
- Kültür ve turizm amaçlı bağış ve harcamalar projeleri:
Bakanlık onaylı projeler – %100.
- Kızılay ve Yeşilay bağışları( iktisadi işletmeler hariç):
Sadece nakdi – %100.
- Gıda bankacılığı bağışları( gıda,temizlik,giyecek, yakacak):
Ayni bağışlar maliyet bedeli üzerinden – %100.
2.2
Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK) m. 10
- Genel bağış ve yardımlar(genel/özel bütçeli idareler, il özel idaresi, belediye,köy,kamu yararına dernek, cumhurbaşkanı tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıflar) :
Kurum kazancının %5’i.
- Eğitim ve sağlık tesisleri , kültür ve turizm
yatırımları (kültür ve turizm bakanlığınca desteleklenen projeler): %100.
- Cumhurbaşkanınca başlatılan kampanyalar( AFAD koordinasyonu dahil):%100.
- Kızılay/Yeşilay bağışları( iktisadi işletmeler hariç): %100.
3.
ORAN SINIRLARI VE KAZANÇ YETERLİLİĞİ
3.1
Oranların Hesaplanması
Mükellefler
çoğu kez, bağış sınırını ticari bilanço kârı üzerinden hesaplamaktadır. Oysa “esas
alınması gereken tutar, vergiye tabi gelir (GVK) veya kurum kazancı (KVK)”dır.
Bu ayrım kritik önemdedir.
3.2
Kazanç Yetersizliği Sorunu
Zarar
eden veya geçmiş yıl zararlarını mahsup eden mükelleflerin “indirim hakkı”
fiilen ortadan kalkmaktadır. Örneğin, 1 milyon TL zarar beyan eden bir kurum,
100 bin TL bağış yapmış olsa bile bunu matrahtan düşemez. Bağış ve yardımların beyannamede indirim konusu yapılabilmesi için mutlaka kazancın bulunması grekmektedir. Bu durum, sosyal
faydayı amaçlayan düzenlemenin etkisini sınırlamaktadır.
3.3
Özel Bağışlarda Oran Sınırı Yok
Eğitim
tesisi bağışları, Kızılay/Yeşilay bağışları gibi özel hallerde, kazanç yeterli
olduğu sürece bağışın tamamı indirilebilir. Ancak burada da “kazanç yoksa
indirim yok” kuralı devam eder.
Örnek
1:
Bir
gelir vergisi mükellefi 500.000 TL gelir beyan etmiştir. Genel bağış için üst
sınır 500.000 × %5 = 25.000 TL’dir. 30.000 TL bağış yapmış olsa dahi,
yalnızca 25.000 TL’si indirilebilir.
Örnek
2:
Bir
kurum, 1.000.000 TL kazanç elde etmiş, 70.000 TL bağış yapmıştır. Üst sınır
1.000.000 × %5 = 50.000 TL’dir. İndirilebilecek tutar 50.000 TL’dir.
Örnek
3:
Ayni
bağış yoluyla bir okul yapımına 200.000 TL maliyetli malzeme verilmiştir.
Kazanç yeterliyse, tamamı indirilebilir.
Bu
örnekler, mükelleflerin özellikle “sınırın ticari kârdan mı yoksa vergi
matrahından mı hesaplanacağı” konusunda hata yaptıklarını
göstermektedir.
5.
BELGELENDİRME VE UYGULAMADA KARŞILAŞILAN SORUNLAR
- Makbuz ve belgeler:
Vergi idaresi, indirim için mutlaka resmi bağış makbuzu aramaktadır. Eksik
belgeler, bağışın reddine yol açmaktadır.
- Ayni bağışların değerlemesi:
Uygulamada en çok tereddüt yaratan konudur. “Maliyet bedeli mi, piyasa
rayici mi?” tartışması yaşanmaktadır. İdare, maliyet bedeli yaklaşımını
benimsemiştir.
- KDV uygulaması:
Gıda bankacılığı bağışlarında, KDV istisnası uygulanabilmesi için
faturalarda “KDV hesaplanmamıştır” ibaresi bulunmalıdır. Bu ayrıntı çoğu
kez gözden kaçmaktadır.
6. DEĞERLENDİRME
Mevzuat,
toplumsal fayda için geniş bir bağış imkânı tanımaktadır. Ancak,
- Oran sınırları, yüksek bağış yapan
mükellefleri sınırlamaktadır.
- Zarar eden mükelleflerin indirimden hiç
yararlanamaması, sosyal sorumluluk anlayışıyla çelişmektedir.
- Belgelendirme ve değerleme şartları
fazla teknik olduğundan, çoğu mükellef bu teşviki kullanamamaktadır.
Dolayısıyla,
bağış teşviklerinin etkin olabilmesi için;
- Kazanç yetersizliği nedeniyle indirimin
ortadan kalkmaması,
- Ayni bağışlarda değerleme yönteminin
daha netleştirilmesi,
- Elektronik makbuz uygulamasının yaygınlaştırılması,
önemli
reform adımları olacaktır.
7.
SONUÇ
Bağış ve yardımların beyannamede indirim konusu yapılabilmesi için mutlaka işletmenin bir kazancı bulunması gerekmektedir. Uygulamada sıklıkla karşılaşılan yanlış uygulama ticari kazanç üzerinden yapılmaktadır. Bu da yanlış bir bağış ve yardım indirimi olarak vergi zayine neden olamktadır. Bağış ve yardımların beyannamelerde indirim konusu yapılması, vergi hukukunda sosyal faydayı teşvik eden en önemli araçlardan biridir. Ancak oran sınırları, kazanç yeterliliği ve belgelendirme gibi teknik hususlar nedeniyle uygulama karmaşıklaşmakta, mükellefler indirimden tam olarak yararlanamamaktadır. Daha sade ve anlaşılır düzenlemelerle hem vergi sisteminin adaleti güçlenecek, hem de toplumsal dayanışma artacaktır.
KAYNAKÇA
- 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, m. 89.
- 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, m.
10.
- 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu,
m. 17/2-b.
- Gelir İdaresi Başkanlığı, Bağış ve
Yardımlar Rehberi (2025).
- Vergi Dünyası Dergisi, Makale Yazım
Kuralları, Maliye Hesap Uzmanları Derneği
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder