Hayatın normal akışı vardır.
İstesek de istemesek de günlük yapmamız gereken işler vardır. Hayatımızı
sürdürmemiz için, temel ihtiyaçlarımızı karşılamamız için çalışmakta bunlardan
biridir.
Çalışmak, insanın temel
ihtiyaçlarının karşılamasını sağlaması açısından vaaz geçilmez bir faaliyettir.
Toplumsal bağımlılık ilişkilerinin çözüldüğü, insanın giderek yalnızlaştığı ve
bütün hayata karşı tutunmak için çaba gösterdiği de bir gerçek haline geldi.
Toplumun en küçük çekirdeği
ailedir. Aile içerisinde de iş bölümü oluşmaktadır. Geleneksel toplumlarda
kadın ev işlerini yaparken, erkek daha çok dışarıdaki işleri yapmaktadır.
Modern toplumlarda bir bütün olarak kadın ve erkek bütün işleri birlikte
yapmaktadırlar. Ailenin geçimini ve sürdürülebilir olmasını, ortak çabalarıyla
sağlamaktadırlar.
Türkiye İstatistik Kurumu,
çalışma hayatımıza ilişkin ülkenin verilerini belirli aralıklarda
açıklamaktadır. Bu verilerden biri de ülkemizde çalışma yaşına gelmiş (15-64
yaş aralığı olarak tanımlanmaktadır) çalışan nüfusun ne kadarının iş bulduğu,
ne kadarının işsiz kaldığı istatistikî verileridir.
Sürekli işsizlik verileri neden
gündemde kalmaya devam ediyor. Ülkenin genç bir nüfusu var ve iş gücü artmakta,
bu artan iş gücüne yaşamlarını sürdürebilecekleri bir iş bulmak gerekmektedir.
Sosyal refah devletinde, çalışma çağına gelen ve çalışmak isteyen insanlara
devlet çalışacakları bir işi göstermek durumundadır.
Türkiye'nin çözülmesi gereken en
acil sorunları olarak vatandaş, ekonomik sorunları görüyor. Bir araştırmaya
göre ilk üçte işsizlik yüzde 48 oranıyla, ekonomik kriz yüzde 37 oranıyla,
hayal pahalılığı ise yüzde 36 oranıyla en acil çözülmesi gereken sorunlar
olarak sıralanıyor.
Yaşadığımız ekonomik sistemin
çıkmazları ne yazık ki çalışma çağına gelen iş gücüne bir iş gösteremediği gibi
çalışmakta olan iş gücü de çeşitli ekonomik sebeplerle işsiz kalmaktadır.
İş arayan iş bulamamaktadır.
Çalışırken işsiz kalan esnek bir iş gücü piyasası olmadığı için yeni iş
bulamamaktadır.
Kasım 2019 ayında 15-64 yaş
grubunda işsizlik oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 1,0 puan artışla,
%13,6, tarım dışı işsizlik oranı ise 1,1 puanlık artışla %15,5 oldu. Bu yaş
grubunda istihdam oranı 0,9 puanlık azalışla %50,2, iş gücüne katılma oranı ise
0,3 puanlık azalışla %58,1 oldu.
Türkiye genelinde 15 ve daha
yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı Kasım döneminde geçen yılın aynı
dönemine göre 327 bin kişi artarak 4 milyon 308 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 1
puanlık artış ile %13,3 seviyesinde gerçekleşti. Tarım dışı işsizlik oranı 1,1
puanlık artış ile %15,4 oldu.
Bu işsizlik oranları
çözülmediğinde, işsiz sürekli artarak kronik bir hal aldığında toplumda
yaşayanların bazı temel değerlerinde, yaşam formlarında bozulmalar ortaya
çıkmaktadır.
Bireyler temel ihtiyaçlarını
karşılayamaz hale gelmektedir. Toplumda en önemli unsur olarak görülen ve çok
büyük roller yüklenen aile içerisinde birleştirici ilişkiler yok olmaktadır.
Sürekli fiyat artışları (zamlar)
alım güçlerini düşürmekte, alım güçleri düştüğü gibi işsiz kalanlar temel
ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmektedirler. Temel ihtiyaçların
karşılanmaması bireyin dünyasında bir yıkım yaratığı gibi aynı zamanda
toplumsal güveni zedelemektedir.
Güvenin olmadığı yerde, çaresiz
kalanlar, ellerinde kalan son şeyi, yaşam bütünlüklerine yönelik çeşitli
şekillerde zarar verme durumda kalıyorlar.
Son zamanlarda intihar
olaylarının artması da temel ihtiyaçlarının karşılanmasındaki çözümsüzlük,
toplumsal roldeki parçalanma, yalnızlık ve güvensizlik olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Yaşamdaki beklentinin bitmesi ve
çaresiz kalması topluca kendi yaşamlarına yönelmekte, çocuklarının aç olduğunu
söyleyerek kendi hayatlarına son verebilmektedirler.
Vatandaşın umudu, toplumun bütün
bu çaresizliğe karşı dayanışarak, yönetenlerin bütün sorunlara çözüm üretecek
yolları bulması beklentisindedir.
Devleti yönetenler, sosyal
barışı, sosyal adaleti sağlamak amacıyla, sosyal ve ekonomik hayatı düzenlemek,
herkese insan onuruna yaraşır asgari bir hayat seviyesini sağlamak zorundadırlar.
Umudu kesmeden yaşamak her şeye
rağmen ayak diremek, belki bir ferahlık değil ama bir gün fazla yaşamak,
bugünden farklı bir gün olacak umudumuzu hiç kaybetmeden dayanışarak
birliğimizi sürdürmeliyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder