20 Kasım 2019 Çarşamba

MUHASEBE MESLEĞİNDE İŞ STRESİ, TÜKENMİŞLİK VE MESLEK SORUNLAR İLE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ



                                                                                                          Ertuğrul Kılıç
SMMM-Sorumlu Ortak
                                                                                                         26.02.2019

Bugün yaşanan ekonomik krizin doğurduğu sorunlar bizi etkilediği gibi toplumun her kesimini de etkilemektedir. İşyerlerinin kapanması, mevzuattaki karmaşa ve her gün yeni bir teşvik ve/veya af, işsizlik,  ücret sorunu ve bütün bu durumun ortaya çıkardığı toplumsal ve mesleki travmalar.
Ben bu durumların ve genel durumun meslek açısından ortaya çıkardığı sorunları ve çözüm önerilerini kısada olsa ele alamaya çalışacağım. Tabi ki sorunlarımız ve çözüm önerileri sadece bunlardan ibaret de değildir. Karmaşık ve kendini yeniden üreten bir yapıya sahiptir. Hep birlikte bu sorunları tespit edip, çözüm önerileri üretmeye çalışacağız. Ben iş yaptığımız ortamın ortaya çıkardığı İki konudan bahsedeceğim iş stresi ve tükenmişlik olayı. Son zamanlarda meslek mensuplarında ortaya çıkan kaygı endişe ve çeşitli fizyolojik sorunlar.
İş hayatında ve günlük hayatta yaşanan stres bireyi etkisi altına alarak bir takım olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Örgütsel anlamda performansta azalma, çatışmalar ve işe devamsızlıkların yanında bireysel anlamda da kaygı, depresyon, davranış bozuklukları ve tükenmişlik gibi zihinsel rahatsızlıklara sebep olabilmektedir. Bu zihinsel sıkıntılar zaman içerisinde fiziksel rahatsızlıklara da dönüşebilmektedir. Kalp ve damar hastalıkları, kanser, ülser, migren ve alerji gibi hastalıklar sürekli hale gelen iş stresinin sonucu ön plana çıkmaktadır.
“İş stresi ise işgörenin iş yerindeki stres kaynaklarını algılaması ve bunlara vermiş olduğu tepkileri ifade etmektedir (Wilson and et al., 2004: 574). Diğer bir anlatımla, çalışan ve çevresi arasındaki etkileşim sonucunda ortaya çıkan gerilim olarak tanımlanabilir (Efeoğlu)”
“Greene 1961’de yayınladığı “Bir Tükenmişlik Olayı” (A Burnt-Out Case) adlı eserinde; ruhsal çöküntü yaşamış ve hayal kırıklığına uğramış bir mimarın işini terk edip Afrika ormanlarına kaçışını anlatarak tükenmişliği ilk olarak gündeme getirmiştir. Ardından tükenmişlik, 1970’lerde Amerika’da özellikle müşteri ilişkilerinde çalışan personelin mesleki bunalımlarını ifade etmek için kullanılmıştır (Sürgevil, 2006:3). 1974 yılında Tükenmişlik kavramı ilk olarak Freudianberger (1974:159) tarafından "başarısızlık, yıpranma, enerji ve güç kaybı veya insanın iç kaynakları üzerinde karşılanamayan istekler sonucunda ortaya çıkan bir tükenme durumu" olarak tanımlanmıştır (Sılığ, 2003:10).Tükenmişlik konusunda çalışan birçok araştırmacının farklı tanımlamaları mevcuttur. Ancak günümüzde tükenmişlik dendiğinde ilk akla gelen isim Christina Maslach olmaktadır. Maslach’a göre tükenmişlik, çalışma yerindeki strese neden olan durumlara karşı ortaya çıkan uzun süreli psikolojik bir sendromdur ve özellikle iş ve çalışan arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanan kronik bir gerginliktir (Maslach, 2003: 189). En basit haliyle insan ruhunun çöküşü ve yavaş ancak sürekli olarak gelişen, insanı kurtuluşu zor bir girdabın içine sürükleyen bir hastalıktır (Maslach, Leiter, 1997:17).  Kişisel idealler ve istekler ile çalışma şartlarındaki bozulma tükenmişliğe neden olmaktadır (Suran, Sheridan, 1985:742). Özellikle kendilerini işlerine adayan, çalışmayı sosyal yaşamlarına tercih ederek kendileri için vazgeçilmez olarak gören bireylerin tükenmişlik riski taşıdığı söylenebilir (Pines, 2002:103104; Pines, Aronson, 1988:10). 
Stres, tükenmişlik ve iş tatmini arasındaki ilişkileri çalışmalarda, stres ile tatmin arasında negatif, stres ile tükenmişlik arasında pozitif etkinin olduğu doğrulanmıştır.[1]
AKILIMA GELEN BİR KAÇ ÇALIŞMA HAYATI /SOSYAL UYUMSUZLUK VE TATMİNSİZLİK SORUNLARI’NI SIRALAMAK GEREKİRSE;
·         Kişisel başarıdaki düşme hissi
·         İş yerindeki çalışma sürelerinin giderek uzaması
·         Bağımlı çalışanların kendi mesleki sorumluluklarının dışında her işte kullanılma (özellikle bu kelimeyi seçtim)durumu,
·         Mükelleflerine karşı ağır sorumlulukları,
·         Yaptıkları işin süre kısıtının olması(zamana bağlı olması),
·         İşle ilgili uygulama ile kanuni düzenlemelerin günü gününe takip edilmesi zorunluluğu ve sürekli değişmesi, okunmasının ve anlaşılmasının zor olması, değişiklikleri açıklayıcı ve kolaylaştırıcı bilgilendirici notların olmaması, kanun maddelerinin tekrarının çok olması,
·         Ağır çalışma, Mesleğin, İş-Sosyal yaşam uyumsuzluk dengesinin, duygusal tükenme ve duyarsızlaşma üzerindeki etkisinde tam bir aracılık rolüne sahip olmaktadır,
·         İş stresi de beraberinde işlerine karşı tepkisizleşme ya da negatif tutumlar olarak tükenmişlik sergilenmesine neden olmaktadır,
·         Yaratıcılıktan yoksun bir iş temposunun bedensel ve ruhsal yıpratması,
·         Yetişmiş personel sıkıntısı,
·         Meslek mensuplarına olan güvenin düşmesi, sosyal statü eksikliği,
·         Müşterilerinden düzenli olarak ödeme alamaması, rekabet, mesleki etik değerlerin düşmesi ve çaresizlik hissi,
·         Gerçek müşteri olmamakla birlikte (bunu iki yönlü düşünmek gerek, hem işlerini yaptığımız işletmelerin organize olmuş birer işletme olmamaları, diğer taraftan toplumda sorunu olan herkesin mali müşavirlere karşılıksız danışma tutumları vb.) pek çok konuda kendilerine danışılmasının getirdiği vakit kaybı ve yorgunluk hissi tükenmişlik duygularını artırmaktadır,
·         Çalışma performansı ile gelir düzeyi arasında denge olmaması,
·         Her ekonomik krizde ilk etkilenen meslek olmamıza rağmen yangında en son kurtarılacak bir meslek grubuyuz. Hiçbir teşvikten yaralanmadığımız gibi mevcut durumumuzu yitirerek yoksullaşıyoruz. Serbest çalışanlar işçileşiyor, bağımlı çalışanlar işsiz kalıyor.
Bu saydığım ve daha fazlası bulunan sorunlar mevcut ve olmaya devam edecektir.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİM;

·         Çalışma şartları ile sosyal hayattaki uyumsuzluğu giderecek önlemlerin alınması, Meslek mensubunun iş yaşamını ve kendi gelişimini sağlayacak, sürdürülebilir (okuyabilmesi, sosyal hayata katılabilmesi vb.)
·         Meslek mensuplarının, Ailelerine ve kendilerine zaman ayırabilecekleri çalışma koşullarının sağlaması,
·         İş yükünün azaltılarak, yapılabilecek bir şekilde meslek mensuplarının kalitesinin ve güvenirliğinin artırılacağı bir düzeye getirilmesi,
·         Mesleğin zaman kısıtına uygun olarak müşterilerin zamanında kendi işlemlerin bitirilmesi ve meslek mensubuna zaman kalmasının sağlanması için Ticaret, sanayi, Esnaf ve Sanatkar odaları nezdinde girişimlerde bulunarak kendi üyelerinin bilinçlendirilmesinin sağlanması,
·         Kamu idaresinin mevzuatla ve dijitalleşmeyle ilgili mali ve eğitim yükünün üstlenilmesinin sağlanması,
·         Mevzuatın basitleştirilerek anlaşılır hale getirilmesinin sağlanması için idareye önerilerde bulunulması,
·         Yapılacak değişikliklerin belirli bir zamana yayılarak meslek mensuplarının alt yapılarının uygun hale getirilmesi,
·         Mesleğin ve meslektaşların sosyal statüsünün toplum nezdinde artırılması için meslek örgütünce tanıtıcı ve aydınlatıcı çalışmaların yapılması,(Meslek odaları bunu verginin artırılması olarak anlıyorlar…)
·         Meslek mensubu sayısı ile iş artış sayısının dengeli hale getirilmesi, mesleğe girişlerin önlenmesi,
·         Meslek yardımcı personelinin stajyerlerden değil, bu meslekte iş yapan ara elamanlardan oluşmasını sağlayacak, yetişmiş muhasebe elamanı sağlanması için meslek örgütlerinin önlem alması,(iş-kur ile ortak elaman yetiştirme kurslarının açılması, ticaret liseleri ile ilişki kurularak bunun meslek olarak yapılması ve ticaret liselerinden mezun olanların bu iş yapmalarını sağlayacak önerilerin geliştirilmesi)
·         Mesleğe girişlerin azaltılması için önlem alınması,(İktisadi ve İdari Bilimlerden mezun olanların neredeyse büyük bir bölümünün mesleğe yönelmesi meslek için bir tehlike)
·         En önemlisi ise; meslek örgütlerinin ve meslektaşların anlayışına yerleşmiş olan “mesleğin tanımıymış gibi sürekli kullanılan vergi mükellefleri ile devlet arasında bir köprüyüz” anlayışının terk edilerek bağımsız, işletmelerin yaşamlarını sürdürebilmesi ve toplum için Katma Değer Üreten ve toplumun geleceği için gerçek hafızasının diri tutulmasını sağlayan bir iş yaptığımızın her kesime açık, anlaşılır bir şekilde anlatılmasıdır,
·         Odalar tarafından iş riski sigortası kurulmalı ve meslektaşın sürdürülebilir iş yapma fonksiyonu artırılmalıdır.

SONUÇ;
Sorunlarımız çok ve bu mesleği yapanlar çözüm bulmak zorundadır. Ekonomik ve sosyal hayatın önemli bir ayrılmaz parçası olan muhasebe mesleği geliştirmelidir. Mesleği icra edenlerin sağlıklı ve toplumsal fayda sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesinde ekonomik ve sosyal gelişme uygun olarak yeniden düzenlenmesinde çokça fayda vardır.



[1] Gülsevim Yumuk Günay Ve Tülay Demiralay’ın Serbest Muhasebeci Ve Mali Müşavirlerin İş Stresi, Tükenmişlik Sendromu Ve İş -Aile Yaşam Dengesi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Adlı Makaleden Yararlanılmıştır. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi,  Yaz-2016  Cilt:15  Sayı:58 (917-935)  


Etiketler: , , ,

19 Kasım 2019 Salı

Muhasebe Mesleği Yok Mu Oluyor?



DİJİTALLEŞME SÜRECİNDE DEĞİŞEN İŞ HAYATI ve MUHASEBE MESLEĞİNİN YENİDEN YAPILANMASI


GİRİŞ
Meslek mensuplarımızın dikkatini çekeceği gibi bu başlığı 5-6 Ekim 2018 tarihlerinde İstanbul’da, TÜRMOB ev sahiplinde gerçekleşecek olan XX. Türkiye Muhasebe Kongresi’ne ele alınacak, dijitalleşme sürecinde muhasebe mesleğinin gideceği yer tartışılacak.
Konu başlığına bakıldığında konu çok merak uyandıran bir başlık ve geleceği biraz “yakınlaştırma çabası” na ışık tutma arayışı olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak TÜRMOB un şimdiye kadar ortaya koymuş olduğu mesleğe bakış açısıyla çok da uyumlu değil. Bu kanaate götüren şey, bu güne kadar meslek mensuplarının elde etmiş olduğu üretimdeki, muhasebe mesleğinin, meslektaşların ekonomik ve sosyal hayattaki konumlanışı, bu mesleği yapmaktan dolayı ortaya çıkan çıktılar.
Toplumların, geçirmiş olduğu evrelere baktığımızda yerleşik hayata geçişleri, önce tarım toplumu daha sonra sanayi toplumuna geçiş ve şimdide tartışılan Endüstri (Dijitalleşme4,0 ile bilişim toplumuna geçileceği (bazılarına göre geçildiği, bazılarına göre ise daha net olarak belirtilerinin ortaya tam olarak çıkmadığı vb.) gibi tartışmaları da içinde taşıyan birçok meslekte değişimler yaratacağı hatta ortadan kaldıracağı tartışmaları sürüp gitmektedir.
Bu tartışmalar altında makalemde, Endüstri (Dijitalleşme) 4.0 mesleğimizde ne gibi değişiklikler yaratabilir, sonuçları bu mesleği yapanları nasıl etkiler, bunları ele almaya çalışacağız.
1.TOPLUMLARIN KAREKTERİNİ ORTAYA ÇIKARAN ÜRETİM İLİŞKİLERİ
Toplumlar göçebe yaşamdan yerleşik duruma geçtiklerinde toplumsal üretim ilişkileri toprağa bağlı olarak yaşamaya başladılar. Toprağı sahiplenerek etrafını çitlerle çevirmeleriyle birlikte özel mülkiyetin ortaya çıkması üretim birimini ve insan ilişkilerini değiştirdi. Toprak aracılığıyla üretilen bu maddeler başka maddeler ile değiştirilmeye başlandı. Zamanla üretimin kolaylaşmasını sağlayan üretim araçlarının gelişmesi daha fazla ürün elde edilmesine neden oldu. Bu değişim zaman içerisinde paranın da ortaya çıkması ile ticaretinin yapılır hale gelmesine neden oldu ve yeni üretim ilişkisini ortaya çıkardı. Üretim araçların ortaya çıkması üretim biçimini ve ihtiyaç skalasının da değişmesine neden oldu.
Makinelerin bulunması, üretimin artmasını sağlayarak, kitlesel üretime geçişe neden oldu. Sermaye birikimi zaman içerisinde üretim artışı, üretimde geçen zamanın iyi kullanılması arayışları, dolayısıyla uzmanlıkların doğmasına neden olmuştur. Üretimin biçimindeki değişme ile yeni bulunan yönetim teknikleri, yeni bir sermaye birikim sistemini ortaya çıkarmıştır. Geldiğimiz zaman durumunda ise sermaye önündeki engeller kaldırılarak bir dönüşüm sağlanmıştır. Her dönüşüm başka bir biçime geçmeyi ifade etmektedir. Sermaye birikimi üzerindeki engeller ortadan kaldırılarak globalleşme ortaya çıkmıştır. Rekabetçiliğin ve sürdürülebilir ekonomik büyümenin en önemli sağlayıcılarından birinin verimlilik artışı olduğu bilinmektedir. Bilgi toplumuna dönüşümde, ana sağlayıcı olan bilgi ve iletişim teknolojilerini gelişmesi üretim, tüketim ve tüm ekonomik, sosyal alanların belirleyici faktörü olmaktadır.
Bilgi ve iletişim teknolojileri verimlilik artışının yaratılmasında anahtar rol oynamaktadır. Kablolanmış bir dünyada, planlama, bütçelendirme ve denetleme gibi temel yönetim islerinin; posta, tele-konferans veya grup yazılımlar gibi araçlarla aradaki mesafe farkını kaldırması ve ağlarla silinen şirket sınırlarına aldırış etmeden birlikte çalışma imkânı vermesi gibi nedenlerle daha farklı yapılmasını gerektirmektedir. Son yıllarda bilgi teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak gelişen, bilgi işleme teknikleri ve muhasebe sistemleri, finansal verilerin ve muhasebe işlemlerinin elektronik ortama aktarılmasını sağlamıştır. Bu nedenle bilişim sistemleri, içinde yer aldığı organizasyon ve bulunduğu çevredeki, konular, yerler ve insanlar hakkında önemli bilgilere sahiptir. Bilindiği gibi bilgi, kişisel ve örgütsel kararların temelini oluşturur. Çünkü kişisel ve örgütsel hedeflere ulaşmak için, organizasyonun her aşamasında bilgiye ihtiyaç duyulsa da her bilgi kullanıcısının bilgi ihtiyacı, birbirinden farklılık göstermektedir.
Ekonomik faaliyetlerde bilginin artan etkisi, önemli bir bölümü bilgiye dayalı olan ekonomilerin bilgi ekonomisi olarak tanımlanmasını gündeme getirmiştir. Bu süreç üretim faktörlerindeki basit bir değişiklik olmayıp, bilgi yoğun üretimin yapıldığı, nitelikli insan faktörünün ve hayat boyu eğitimin ön plana çıktığı, bilginin ve ticaretin internet gibi elektronik ağlar aracılığıyla yapı değiştirdiği bir ortamda toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel olarak gelişme kaydetmesini sağlayan kapsamlı ve kalıcı bir dönüşümü ortaya çıkarmış ve bu gelişmeler sonucunda şekillenen yeni toplumsal yapı, bilgi toplumu olarak tanımlanmaya başlanmıştır.([1])
2.BİLİŞİM TEKNOLOJİ KAVRAMI
Bilişim teknolojisi, bilginin toplanmasında, işlenmesinde, depolanmasında, ağlar aracılığıyla bir yerden bir yere iletilip kullanıcıların hizmetine sunulmasında kullanılan iletişim ve bilgisayarlar dâhil bütün teknolojileri kapsayan teknolojilerdir.([2]) Bilişim teknolojisi kavram incelendiğinde, bu kavram ile; kuruluşlara bilgi sağlamak için kullanılan ve hızla gelişmekte olan araçların (bilgisayar, veri toplama araçlar, ağ ve iletişim araçları), uygulamalar ve hizmetlerin tamamının kastedildiği görülmektedir.([3])Bilişim teknolojisi iletişim ve bilgisayar sistemleriyle bağlanabilen bilgi hizmetlerinin tamamı için kullanılan bir kavramdır. Yani bu kavramı sadece bilgisayar donanım ve yazılımlarıyla sınırlı tutamayız. Bilişim teknolojisinin dört temel kategorisi bulunmaktadır.[4]
1. Yazılım
2. Hizmetler
3. Donanım
4. Ekipmanlar
Bilişim teknolojileri devrimsel nitelikli değişimlere neden olmaktadırlar. Bu teknolojiler, ülkelerin birinci veya üçüncü sınıf olmalarını belirleyecek kadar büyük bir öneme sahiptirler. Bilişim teknolojileri vasıtasıyla bilgiler istenilen noktalara geleneksel yollardan milyonlarla ifade edilebilecek bir oranda daha hızlı ulaştırılabilmektedir. Bilişim toplumunun yolunun açılması ve gerçekleşmesi, "içerik" (bilgi) ve ''teknoloji"nin (bilgi teknolojisi) bütünleşmesiyle sağlanacaktır. Bilişim teknolojisinin altyapısı bilgisayar ve diğer iletişim araçlarına dayanır ancak bu teknolojide insani unsuru yok sayılamaz. Bu teknolojiyi yarısı donanım, yarısı yazılımdan oluşan bir elmaya benzetirsek; insanı da bu elmanın oluşumunu sağlayan özsuya benzetebiliriz. Zira donanımın da yazılımın da geliştirilmesi insanın yaratıcılığına ihtiyaç duymaktadır. Bu teknolojiler esasen insan aklının yansımasından başka bir şey değildirler. Bilişim teknolojisi, yaşamımızın her alanında her türlü işimizin yapılmasında bize yardımcı olmakla beraber bizi birçok angaryadan da kurtarmaktadır. Yani bize özümüze daha fazla zaman ayırma ve yoğunlaşma imkânı ermektedir. Buna imkân bulmuş insan zekâsının daha neler başarabileceğini hayal etmek bile gerçekten zordur.
Bilişim teknolojisi diğer bütün disiplinler ile ilgidir ve bunun neticesi olarak çok farklı biçimlerde uygulanarak bize sınırsız bir etki ve gelişme olanağı sunuyor. Bilişim teknolojileri, bilişim toplumunun hammaddesi olan bilgiye istenildiği zaman ve mekânda hızlı bir şekilde ulaşılmasını sağlar. Bununla da yetinmeyip sürekli olarak yeni bilgilerin üretilmesine aracılık ederler. Bu teknolojilerle birlikte toplum yeniden şekillendirilmektedir. Tarım toplumunda dönüşümün motoru saban, sanayi toplumunda buhar makinesi, bilişim toplumunda ise bilgisayardır. Bilgi akış hızının artması beraberinde, bilim, teknoloji ve üretim üçgenin çevrimini hızlandırmaktadır. Bilişim teknolojileri yeni ekonomik yapının kaynağını oluşturmaktadır.
3.BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN DENETİMDE KULLANILMASI
Bilgisayar destekli denetim teknikleri 1960’lardan beri sürekli gelişmektedir: 1960 ’larda ICL1900 gibi ana bilgisayarların ortaya çıkmasıyla çok sayıda bilginin elektronik olarak saklanması mümkün hale geldi. Veri girişine/elde edilmesine ilişkin metotlar oluşturuldu. Ayrıca büyük dosyaların hızla incelenmesi de olanaklı hale geldi. Denetim raporlarından, bir dosyanın güvenilirliğinin kanıtlanmasında yararlanılmaya başlandı. Ayrıca endeksleme, toplam alma ve istisnaî raporlama gibi verilerin basit şekilde incelenmesi/belli amaçlar için kullanılması da olanaklı hale geldi.
1.    Veri transferinin gelişmesiyle bu uygulamalar daha fazla yaygınlaştı. Denetlenen kuruluşun verilerini uzaktan inceleme olanağı doğdu. Veri saklama (manyetik teypler, disketler (floppy), bir modem bağlantısı yoluyla ana bilgisayarda incelenmesi gereken farklı dosyalar oluşturulmasını sağladı. George ve VME gibi işletim sistemlerinden yararlanılarak derlenen inceleme/örnekleme uygulamalarını sürdürülebildi.
2.     1980’lerde, masa başı kişisel bilgisayarların ortaya çıkması, muhasebe amaçlı yazılımların gelişmesini sağladı. Muhasebe ile ilgili bütün defterler elektronik olarak tutulabildi ve endeksleme, toplam alma, istisnaî raporlama gibi karmaşık uygulamalar daha kolaylıkla yürütülebildi. MS-DOS gibi işletim sistemlerinden yararlanan kişisel bilgisayarların uyumluluğu, dosyanın daha kolay transfer edilebilirliğini sağladı ve denetçiler denetim dosyalarına daha kolay erişebildi.
3.     Kişisel bilgisayarların hızı ve kapasitesi daha fazla arttığından çok daha fazla sayıda dosya işlenebiliyordu. Dosyaların sistemden sisteme ve bilgisayardan bilgisayara aktarılabilesi amacıyla yazılım ve donanım geliştirildi.
4.     Muhasebe yazılımına paralel olarak dosya inceleme yazılımı geliştirildi. 1980’lerin sonunda IDEA ve ACL gibi araçlar kişisel bilgisayardaki dosyaların incelenmesi için geliştirildi. Şirketler de bilgisayar programlama dillerinden yararlanarak daha önceki ana bilgisayar incelemelerine benzeyen inceleme yolları yazmaya başlamışlardı.
5.     Bu eğilim, kişisel bilgisayarların muhasebe ve dosya incelemesine yönelik başlıca araç haline geldiği 1990’lara dek sürdü. Dosya uyumluluğu, çoğu dosya formatına ulaşabilen Windows ve Win95 programlarının gelişmesiyle birçok paketi standart hale getirmeyi sürdürdü.([5])
Devamlı gelişen bilgi teknolojileri ve artan bilgisayar kullanımı, denetçilerin, denetim sürecinde elde edecekleri denetim kanıtlarının bir kısmının elektronik ortamda elde etmesini zorunlu hale getirmiştir. Bu durum, ortak bir “elektronik delil kavramının” geliştirilmesini ve bu kavramın meslek standartları içerisine dâhil edilmesini gerektirmiştir. “The American Institute of Certified Public Accountants (AICPA)”nın, “Denetim Standartları Kurulu” tarafından çıkarılan 80 no’lu denetim standardı tebliği, (Satatement on Auditing Standarts-SAS- No.80) ve delillendirme ile ilgili 31 no’lu denetim standardında değişiklik (Amendmentto SAS No.31) yapan tebliğ ve “Bilgi Teknolojisi Çağında Delillendirme Sorunu” isimli denetim süreciyle (AuiditingProceduresStudy) ilgili yayınlamış olduğu çalışma ile denetçilere 80 no’lu tebliğ hükümlerinin uygulanması konusunda yardımcı olmaya çalışmıştır. AICPA’nın bilgisayarlı denetim ile ilgili denetim alt komitesi de (Computer Auditing Subcommittee-CAS) finansal tabloların denetiminin planlanması sırasında denetçilerin dikkate alması gereken 11 temel bilgi teknolojisi üzerinde çalışmaktadır (Helms ve Mancino, 1998; 48). ([6])
AICPA tarafından çıkartılan bu standartlardan ilki, SAS No: 80’dir. Bu standart içerisinde yer alan maddeler, denetçilerin, elektronik bir formatta denetim işlemlerini gerçekleştirebilmelerinde önemli bir konu olan “delile dayanma” konusunda ortak bir kavram geliştirilebilmesini sağlamıştır. Denetçiler, alan çalışmalarının bir kısmını oluşturan “yeterli ve doyurucu denetim kanıtı elde etme” gereğini yerine getirmeye çalışırken, firmaların düzenledikleri finansal tablolarda yer alan verilerin altında yatan yönetim öngörülerini de değerlendirmeye çalışmalıdırlar. SAS No: 80, finansal verilerin altında yatan temel faktörler ve ilave destekleyici bilgiler ile denetim kanıtı arasında temel bir ilişki kurmaya çalışır. Ancak denetim kanıtlarının doğasında meydana gelen değişimleri içermez (AICPA,1997). ([7])
Elektronik kanıt denetçinin yapacağı değerlendirmelere yeni açılar ekler. Örneğin, sistemin ürettiği ve kontrol ettiği kanıtların güvenilirliği gibi. Elektronik kanıt, genelde, oluşmasını sağlayan bilgi teknolojisine bağlıdır. Ayrıca raporların basılması gibi konularda da geleneksel kanıtların üretimine yardımcı olacaktır. Satın alma emirlerinin elektronik ortamda işlenmesi elektronik kanıtların oluşmasını sağlayacaktır. Bu emirin bilgisayar sistemi içerisinde onaylanması yeni elektronik kanıtların oluşumuna neden olacaktır.
Denetim süreci içerisinde yer alan veriler gittikçe elektronikleşirken, denetçilerin, bu verilerin geçerliliğini, güvenilirliğini ve eksiksizliğini test etmeleri gerekmektedir. Özellikle 80’no’lu standart, denetçilerin, müşterilerinin önemli ölçüdeki elektronik bilgi içeren gönderi, süreç ve girişlerini, elektronik kanıtlarının sağlıklılığı açısından test edilmesini istemektedir. Böylece olumlu veya olumsuz denetçi görüşü ortaya çıkacaktır. Esas (defter-i kebir gibi muhasebe defterleri) veya ikincil muhasebe defterleri, elektronik fon transferleri (EFT), gönderilen faturalar, anlaşmalar gibi bilgilerin hepsi de muhasebe verileri içermektedir. Ayrıca, bu belgelerin bir kısmı, sadece elektronik formda alınabilmektedir. ([8])
4.MUHASEBE MESLEĞİ, BİLGİ TEKNOLOJİSİYLE YOK OLMAYA MI GİDİYOR
            Bilgi teknolojilerinin gelişmesi aynı zamanda çeşitli mesleklerin ortadan kalkmasına da neden olmaktadır. Bilgi teknolojisinde ortaya çıkan data yazılımlarının gelişmesi bir taraftan çalışma biçimini değiştirirken diğer taraftan bilginin ve bilgi teknolojilerin üretim güçlerinin de dönüşümüne neden olmaktadır. Mesleklerin ortaya çıkması gibi ortadan kalkması da bir dönüşümün ortaya çıkmasıyla oluşmaktadır.Peki, günümüzde meslekleri tehdit eden nedir. Bilgi teknolojilerinde ortaya çıkan yazılım algoritmalarının gelişim düzeyi yapay zekânın ortaya çıkmasına neden oldu.
            Üretimin robotlara devredildiği ve yapay zekânın insanların yaptığı pek çok işte kullanıldığı biliniyor. Uzmanlara göre önümüzdeki yıllarda işsizlik sayısı giderek artacak ve bazı meslekler yok olacak.Yok olacak meslekler içerisinde biride muhasebe mesleğidir. Muhasebe ile yakından alakalı olan hesaplamalar ve parasal işlemler giderek dijital dünyanın hâkimiyetine giriyor. Tüm hesapların bilgisayar kaydı altında gerçekleştirildiği ve analizlerin bilgisayarlar ve çeşitli programlar aracılığıyla yapıldığı düşünülürse yakın gelecekte muhasebeciler ve analistler işsizlikle karşı karşıya kalacak.[9]
             Birçok mesleğin yok olmaya yüz tutması bu alanlarda istihdam edilen iş gücünün ne yapacağına kilitlenmektedir. Birçok üniversite geleceğin nesillerini yeni gelişen meslekler için eğitim için bölümler açmaktadır. İş Kur kod yazım kursları açarak genç neslin gelişen ekonomik isteme ve iş gücünün hazırlanmasını sağlamak rekabetçi ve verimli bir ekonomik sistem kurma çabası içerisine girmektedir.
            Hal böyle iken Ülkemizde Muhasebe mesleğine yöneliş ve giriş, yaşanan işsizlikle birlikte had safhaya ulaşmıştır. Üniversitelerde mesleğe giriş bölümleri (İİBFve Hukuk Fakülteleri) hızla çoğalmaktadır. Buralarda verilen klasik eğitim düzeyi günümüzü anlamada ve geleceğe çözüm üretecek düzeyde henüz değildir. Meslek örgütleri yeterli düzeyde ülkenin ekonomik ve sosyal yapısını anlama düzeyinde bir birikime sahip değildir. Üretim biçiminin ve üretim araçlarının değişiminin meslektaşlar üzerindeki etkileri konusunda herhangi bir çalışması da yoktur. Bilgi teknolojileri, iş yapma biçimini kolaylaştırırken yüksek derecede nitelikli bilgi yoğunluğu istemektedir. Bilgi girişi, analiz ve sonuçlarının doğru sunumu algoritmik işlemler ve data yazılımı (yapay zeka) bu hızla giderse çok da uzak olmayan bir zamanda muhasebe mesleğini tehdit eder hale gelecek hatta ortadan kaldırabilecektir.
E- Maliye dönüşüm planı içerisinde mesleğimizde hızlı değişimler olmaktadır. “E-Dönüşüm ilk olarak 2003-2004 yılı eylem planında ‘Vergi beyanı, tahakkuku ve ödemelerinin elektronik ortamda yapılması’ şeklinde açıklanmış, 2005 tarihinden itibaren de elektronik beyanname ile uygulanmaya başlamıştır. Daha sonra ise elektronik fatura ve elektronik defter olarak iki önemli hedef belirlenmiştir. E-Dönüşüm, işletmelerin muhasebe düzenlerini büyük ölçüde etkilemiş ve değiştirmiştir. Bu etkiler kayıt, defter, belge ve arşiv gibi alanlarda muhasebe sisteminin elektronik ortama aktarılması şeklinde gerçekleşmiştir. E dönüşümün Muhasebe mesleğine etkileri;
·         Kayıtlara etkisi,
·         Belgeleye etkisi,
·         Arşive etkisi,
·         Raporlamaya etkisi,
·         Personele etkisi”,
Açısından ele alınmıştır.[10] Bu kolaylılar sağlanmış olsa bile muhasebe mesleğinin tanımı açısından gelinen bilgi teknolojileri (yapay zeka vb uygulamalar )açısından çok daha ileri bir noktaya gelinmiştir.
            Her ne kadar 23.06.2018 tarih 30457 sayılı RG’ de yayınlanan Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği Sürekli Mesleki Geliştirme Eğitimi Yönetmeliğinde, ana başlıklar halinde bazı konular yazılmış ve amacı” Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin,  yaşam boyu öğrenme sürecini benimsemelerini, uzmanlık alanları, üst unvanlar ve yeni iş alanları için hazırlanmalarını, uygulama, mevzuat ve yöntem bilgilerinde yeterli ve yetkin olmalarını, müşterilerine ve diğer paydaşlara yüksek kaliteli hizmet sunmaları için mesleki yetkinliklerini artırmalarını ve geliştirmelerini sağlamak; sürekli mesleki gelişim fırsat ve kaynaklarına erişimlerini kolaylaştırmak; kamu çıkarının korunması ve kamu güveninin sağlanması için mesleki yeterliklerini geliştirmek ve korumak; mesleki standartlar ile etik kurallara uyumunu tesis ve teşvik etmek üzere gerçekleştirilecek katılımı zorunlu eğitim faaliyetlerini, bu faaliyetlerin gerçekleştirilme yöntemlerini, zorunlu eğitim faaliyetlerine katılmama halinde uygulanacak yaptırımları belirlemektir.” şeklinde belirtilmiş olsa da mesleğin sürdürülebilir olmasını sağlayamayacaktır. Bilgi teknolojilerindeki gelişmelerin önüne geçemeyecektir.
TÜRMOB gelini anlamada ve buna çözüm üretmede meslek mensuplarını sadece sistemin bir parçası haline getirme ve bunları devletin dönüşümünde ücretsiz işçi olmalarına itiraz etmemiş bundan kısa dönemde fayda sağlayacağı konusunda yanılmıştır. Meslek mensupları teknolojik dönüşümde sadece elektronik araçları sağlayan ve bunlara belge kayıt yapan olarak düşünülmüştür. E-Dönüşüm hızla sürmekte e-fatura, e-defter gibi kayıt sisteminin alt yapısının oluşturulmasının zaman içerisinde daha da gelişeceğidir. Örneğin gerçek kişilerin T.C. kimlik numarası üzerinden gelir ve giderlerin, tüzel kişiliklerin vergi veya mal ve hizmetin türüne göre barkot numarası üzerinden yerinde kayıt sistemi oluşturulabilecektir. Bu basit bir data yazılımıyla doğrudan yapılabilecek işlemler haline gelmiştir. Zaten E-Dönüşümde muhasebeciler hızla veri sağlayıcılar(operatör) konumuna gelmektedirler.
Muhasebe mesleği teknolojideki değişimle(yapay zekânın da gelişmesiyle) ortadan kalkmaya hızla aday bir meslek olarak durmaktadır.
5.SONUÇ
Bilgi teknolojilerindeki hızlı gelişim üretim biçimi ve üretim araçlarının kullanımında bir dönüşüm sağlamaktadırlar. Bu üretim araçları hayatı bazen kolaylaştırırken, bezende yıkıcı etkiler ortaya çıkarmaktadır.
Muhasebe mesleği açısından da ilk zamanlarda gelişen bu teknolojiden yararlanmış, temel iş yapma biçimlerini değiştirerek zaman ve maliyetten önemli ölçüde fayda elde etmiştir. Son zamanlardaki bilgi teknolojilerindeki gelişmeler sadece muhasebe mesleğinde değil hayatımızda önemli değişiklikler yapacak düzeye gelmiştir. İnsan beyninin faaliyetlerinin keşfedilmesiyle, yazılım algoritmalarında önemli değişimler oluşmuştur. Yapay zekânın gelişim seyri bir çok mesleği tehdit eder hale gelmiş hatta ortadan kalkmasına neden olmaktadır. Bu konu üzerine kafa yoran insanlar ortadan kalkacak mesleklerin başında muhasebe mesleğinin geldiğini ifade etmektedirler.
Dijitalleşme sürecinde iş hayatında yaşanacak değişimler mesleğin yeniden ele alınması ve yeniden uygun sonuçlar ortaya çıkaracak şekilde düzenlenmesi önem arz etmektedir. Binlerce insanın iş yaptığı ve nitelikli bir meslek olarak gördüğü sosyal bir alanın ortadan kalkması yeni toplumsal sorunlar da ortaya çıkaracaktır. Devlet-İşveren ve Meslek örgütlerince bu gelişmeler dikkatice yeniden ele alınmalı bu mesleğe gireceklerin eğitimini yeniden düzenleyerek günümüz koşullarına uygun hale getirilmesi konusunda hemfikir olmaları kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır.
TÜRMOB’un XX. Türkiye Muhasebe Kongresindeki arayışlarında bu mesleği icra edenler için yeni bir arayış toplantısı olması, sonuçlarının sadece konuşmak değil, aynı zamanda geleceği anlamada ve anlamlandırmada bir yol açmasını beklemek olmaktadır.
KAYNAKÇA
1.    T.C Başbakanlık DPT” 9.Kalkınma planı”, 2007-2013.
2.    Yaşar Tona,”Bilgi toplumu ve Bilgi Teknolojisi” Türk Kütüphaneciliği 13(4):363-375, 1999(12.11.2011),http://yunus.hun.edu.tr/-tonta /yayınlarbiltop99a.htm
3.    Orhan Güvenen”,Küreselleşme Sürecinde Bilgi Teknolojileri ve Bilgi Sistemleri Stratejileri,” DPT, Ön Çalışma Raporu, İstanbul, 1998.
4.    Sönmez Pamuk,”Dünya Parmağınızın Ucunda”, 1 bs, Ankara, Akyıldız Bilgisayar Yay.,1999.
5.    Çevirim; http://www.sayistay.gov.tr/yayin/yayinicerik/hiz09bildesdentek.pdf   (Erişim 25.11.2011).
6.    Cengiz Toraman,”Gelişen Bilgi Teknolojilerinin Denetime Etkisi” Mali Çözüm Dergisi, S,60 S.3,2002.
7.    Çevirim: http://www.hurriyet.com.tr/galeri-yakin-gelecekte-bu-meslekler-yok-olabilir-40612106?p=2,02.10.2018


Etiketler: , , , , , , , ,