21 Haziran 2025 Cumartesi

SERMAYE VERGİLENDİRMESİNDE YAPAY ZEKÂNIN ADİL KULLANIMI; “ DİJİTAL KAPASİTE Mİ, SINIFSAL KÖRLÜK MÜ?”

 

Özet

Bu çalışma, yapay zekâ tabanlı denetim teknolojilerinin sermaye vergilendirmesinde adalet üretme kapasitesini tartışmaktadır. Büyük veri ve algoritmik analizler, teknik olarak daha karmaşık sermaye hareketlerini izleyebilecek potansiyele sahip olsa da, uygulamada daha çok orta ve alt gelir gruplarının görünür verileri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu durum, veri körlüklerine ve sınıfsal adaletin zedelenmesine neden olmaktadır. Bu bağlamda, yapay zekânın sermaye vergilendirmesinde şeffaf, veri adaletine dayalı ve kamusal denetimle bütünleşen bir araç olarak kullanımı önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Yapay zekâ, sermaye vergilendirmesi, veri adaleti, kent rantı, algoritmik şeffaflık, dijital eşitsizlik

1. Giriş

Yapay zekâ tabanlı teknolojiler, kamu maliyesi alanında dönüşüm yaratma potansiyeli taşımaktadır. Büyük veri analitiği ve algoritmik modelleme ile yalnızca bireylerin gelir beyannameleri değil; aynı zamanda karmaşık sermaye hareketleri, miras devri, kent rantı ve offshore transferleri de analiz edilebilir hale gelmiştir. Ancak mevcut uygulamalar, vergi adaletsizliğini azaltmak yerine yeniden üretme riskini içinde barındırmaktadır. Bu çalışmada, yapay zekâ uygulamalarının sermaye vergilendirmesi bağlamında sınıfsal etkileri incelenmekte ve adil kullanım koşulları tartışılmaktadır.

2. Görünmeyen Sermaye Akımları ve Dijital Kör Noktalar

Yüksek sermaye birikimi çoğu zaman görünür beyana dayanmaksızın, mülkiyet devirleri, miras intikalleri, finansal arbitrajlar ve kent rantları gibi kanallar aracılığıyla gerçekleşmektedir. Mevcut yapay zekâ denetim sistemlerinin çoğu, bu tür karmaşık akışlara değil, bireylerin kredi kartı harcamalarına veya gelir-harç farklılıklarına odaklanmaktadır. Böylece sistem, orta ve alt gelir gruplarının izlenmesini yoğunlaştırırken, yüksek servet gruplarını denetim dışında bırakabilmektedir.

Kent rantları bu bağlamda özel bir dikkat gerektirir. Kentsel dönüşüm, imar düzenlemeleri ve altyapı yatırımları gibi kamu kararlarıyla oluşan değer artışları, mülkiyet sahiplerine karşılıksız servet transferleri sağlamaktadır. Ancak bu artışlar sistematik biçimde vergilendirilmemekte; yapay zekâ sistemleri de bu alanı veri dışında bırakmaktadır.

3. Yapay Zekâ ile Adil Sermaye Vergilendirmesinin Koşulları

Yapay zekâ teknolojilerinin sermaye vergilendirmesinde etkin ve adil biçimde kullanılabilmesi için aşağıdaki ilkelerin birlikte gerçekleştirilmesi gerekmektedir:

a. Veri Adaleti ve Erişim Yetkinliği
Sermaye akışlarına dair kamu verilerinin —örneğin tapu kayıtları, belediye kararları, yurtdışı varlık beyanları— şeffaf biçimde işlenebilmesi gerekmektedir. Veri eşitsizliği, algoritmik adaletin önündeki en büyük engeldir.

b. Algoritmik Tarafsızlık ve Şeffaflık

Denetim sistemlerinin kimin hangi risk skoruyla sınıflandırıldığını açıklayabilir olması; vatandaşın yalnızca denetlenen değil, süreçlere katılan bir özne olarak konumlanmasına olanak tanır. Demokratik katılımla, giderlerin harcama yöntem ve yerlerinin, verimlilik, etkinlik gibi  faydalarının bilmesi, oluşturulan verilerin tarafsızlığının şeffaf olması.

c. İnsani Boyutun Dışlanmaması

Vergi denetimi yalnızca ekonomik değil, duygusal bir meseledir. Sürekli denetime maruz kalan bireylerde aşağılanma, dışlanma ve haksızlık duygusu gelişebilir. Bu nedenle algoritmalar, etik bir çerçevede ve kamusal duyarlılıkla tasarlanmalıdır. Toplumsal davaranış bozukluğuna fırsat vermeyecek ve sürekli aynı kümesdeki kazın yolunması duygusunu vermeyecek şekilde adil bir şekilde oluşturulmalıdır.

d. Demokratik Denetim Mekanizmaları
Bağımsız kurumlar, akademik çevreler ve sivil toplum, algoritma tasarımlarının ve veri işleme süreçlerinin sürekli izleyicisi olmalıdır. Toplumca güvenirlikleri bilinen ve kararlarına saygu duyulan kurumların bütün süreçleri ve oluşturlan algoritma verilerin incelemesine ve düzenli olrak topluma raporlamasına izin verilecek düzenlemelerin yapaılması önemli bir duyarlılık sağlayabilir.

4. Sonuç

Bu çalışma, yapay zekâ tabanlı denetim sistemlerinin yalnızca teknik kapasiteleri değil; aynı zamanda sınıfsal etkileri, etik sınırları ve toplumsal meşruiyeti açısından da değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Sermaye gelirlerinin, kent rantlarının ve görünmeyen mülkiyet dönüşümlerinin denetim sistemlerine entegre edilmediği bir durumda, yapay zekâ yalnızca yeni bir gözetim katmanı haline gelir.

Görüşümüz şudur ki; Dijital kamu maliyesi, ancak empati, hesap verebilirlik ve toplumsal duyarlılıkla birleştiğinde dönüştürücü olabilir. Yapay zekâ; yalnızca teknik etkinliği değil, adalet duygusunu da işleyebildiği sürece kamu yararına hizmet edebilir.

Kaynakça:


0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa