YOKSULLUK ÇARESİZLİK OLMAKTAN ÇIKMALI, SOSYAL DEVLET KARŞILIKSIZ KREDİ SAĞLAMALI
ERTUĞRUL KILIÇ
15.11.2019
tarihinde TÜİK(Türkiye İstatistik Kurumu) işsizlik rakamlarını yayınladı. Aktif
iş gücü 33 milyon 180 kişi, çalışan sayısı 28 milyon 529 kişi olarak açıklandı.
İşsiz sayısı 15 yaş üstü bir önceki Ağustos 2019 dönemine göre 4 milyon 650 bin
kişi oldu. Genç
nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 6,6 puanlık artış ile %27,4 olurken,15-64
yaş grubunda bu oran 2,9 puanlık artış ile %14,3 olarak gerçekleşti.
Tüketici
Hakları Derneği Genel Başkanı açıklamasına göre Nüfusun % 20’sinden fazlasının,
yani, 16 milyondan fazla kişinin açlık
sınırının altında yaşadığını, "Nüfusun % 60’dan fazlasının,
yani, 48 milyondan fazla kişinin ise yoksulluk
sınırının altında yaşadığı ortaya ifade edilmektedir.
Son
zamanlarda toplumda yaşanan umutsuzluk ve ekonomik zorluklar nedeniyle toplu
intiharlar vakaları görülmektedir. Çaresizlik içerisinde, çıkış yolu bulamayan
insanların toplumda artmaması birazda devletin sosyal yanının öne
çıkarılmasından geçmektedir. Victor Hugo
ünlü yapıtında (Sefiller) yoksullar için söylediği gecelerin erken ağarmasını
isterler, onlar için aydınlık kış güneşi gibidir der. Yoksuların
çaresizliği ve dışlanmışlığı toplumun yarayan bir kanası olarak devem etmektedir.
Toplanan
vergiler ile yapılan harcamalar, ülkedeki gelir dağılımındaki eşitsizlik ve
sermaye sağlanan kolaylıklar kadar, bu ülkenin yoksullarının da yararlanacağı,
günlük hayatın sürdürülmesinde, insanca yaşamlarını sağlayabilecek bir gelire
kavuşturulmalarının zorunluluğu bulunmaktır. Hak temelli oluşturulacak
modellerin yoksulların insanca yaşamasına yarayacak bir hayata tutunma aracı
olacağı tartışılmazdır.
YOKSULLUKLA MÜCADELEDE NELER
YAPILABİLİR!
Şu
günlerde Asgari ücret tartışmaları kamuoyunun gündeminde, geçim sıkıntısından
kurtulmanın bir aracı olacak mı, yoksa ülkedeki üretim koşullarının ve
patronların karlarının sürdürülmesinde temel bir dayanak olarak mı kalacak bu
açıklamaları tarafların gerekçelerinde yeniden duyar olacağız, birlikte
yaşayarak göreceğiz.
Genel
bütçede, toplanan vergilerin toplamına bakıldığında çok büyük bir tutarda
halkın günlük harcamalarından oluşan dolaylı vergilerden (KDV, ÖTV, ÖİV vb.)
oluşmaktadır. Sermayenin vergilendirilmesi yeterince olmadığı gibi, vergi
istisnaları ve teşviklerle daha da desteklenmektedir. Yoksulluğun bu kadar artığı, nüfusun neredeyse yarısına yakınının
çaresiz kaldığı bir toplumda devletin karşılıksız harcamalarla bu kesimi
desteklemesi gerekmektedir.
Anayasamızın
ikinci maddesinde yazan toplumun huzuru,
milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde sosyal bir hukuk devleti görevini
yerine getirmelidir. Yoksulların ve
işsizlerin günlük yaşamını sağlayacağı bir gelirin karşılıksız, kredi olarak
verilmesi sağlanmalıdır. Bu bir hak olarak yasalara geçmeli, bir menfaat
ilişkisi olarak çeşitli siyasi iktidarlarca kendi çıkarlarına yönelik kullanılacak
durumdan çıkarılmalı hak temelli bir model oluşturulmalıdır.
Çok
değişik kurumlarca ( T.C Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Valilikler,
Belediyeler vb. gibi) sağlanan yardımların tek
bir çatı altında toplanarak yoksulluğu ortadan kaldıracak politika ve yardım
kurumları oluşturulmalıdır.
Gelir
tespiti yapılarak yoksulluk altında kalan kesimlere (bu sınırdan çıkacakları
bir durum sağlanana kadar- yoksulluk verileri çeşitli kurumlarca
paylaşılmaktadır.) kazançlardan elde
edilen, geri ödemesiz vergi geliri, yaşam hakkı olacak şekilde tekrar
yoksullara verilmelidir.
Düşük
gelirlerden, yoksulluk gelirinin altında vergi alınmamalıdır.
Devletin
uyguladığı dolaysız (temel tüketim harcamalardan) vergilerle, tekrardan bu tutarlar vergi olarak
alınmamalıdır. Temel tüketim
maddelerindeki dolaylı vergiler (Katama Değer Vergisi gibi. vb.) düşürülmeli ya da kaldırılmalıdır.
Asgari geçim sınırında olan (asgari
ücretten) alınan vergiler kaldırılmalı( ya da toplanan ilk vergi
diliminin, vergi içerisindeki etkisi azaltılmalıdır) yoksulluk sınırının %5 ‘nin üzerine çıkana kadar bu kesimlerden vergi
alınmamalıdır.
Bir
toplumda refahın sağlanması, bütün toplumu oluşturan kesimlerin yaşam hakkına
sahip olmasından geçtiği bilinmektedir. Uygulanan sosyal politikaların Anayasamız
ve diğer düzenleyici fonksiyonlar içermesi açısından, gelir adaleti ve eşitliği
sağlanmadan, toplumsal uyum, yaşam hakkı ve barışçı bir ülkenin
yaratılamadığını, toplumların yaşayan tarihleri defalarca göstermektedir.
Etiketler: ÇARESİZLİK, KARŞILIKSIZ KREDİ, KREDİ, SOSYAL DEVLET, YOKSULLUK
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa