29 Aralık 2024 Pazar

CHP PARTİ PROGRAMI YENİLEME DANIŞMA KURULLARI



CHP, 2008 yılında, 14’cü parti kurultayı, parti programı gündemi ile toplanmış ve komisyonun hazırlamış olduğu programı düzeltmelerle birlikte kabul etmişti. Programı hazırlayan komisyon program taslağına “Çağdaş Türkiye İçin Değişim “alt başlığını kullanarak kurultayın dikkatine sunmuştu.

Bu program altı bölümden ve bu bölümlerin alt başlıklarından oluşmaktaydı. Bu program hazırlanırken ülkede nasıl bir ortam mevcuttu ve öne çıkan sorunlar ne idi.

2008 yılında Dünya’da bir finans krizi belirmişti. Birçok ülkede olduğu gibi iflaslar, dövizdeki yükseliş, enflasyon, işsizlik gibi birçok sorun oraya çıkmıştı. Bugün olduğu gibi o günde aynı iktidar, yani AKP ve Sayın Erdoğan ülkenin yönetimindeydi.

Dünya’da yaşanan kriz bize nasıl yansıyordu. İşsizlik ve kapanan şirket sayısı artıyor, sanayi şirketlerinin kapasite kullanım oranları düşüyor, sürekli önlem paketleri açıklanıyordu. 2002 ila 2008 yılları arasında kriz ekonomisine ilişkin tedbirler alınmamış, çalışanların ve halkın alım gücü yükseltilememiş, istihdamı artırıcı ekonomik genişleme sağlanamamıştı. Sıcak paranın ülkeye girişi önlenememiş ve sabit sermaye olarak yatırıma dönüştürülememişti. Sıcak para milyarlarca dolar faizini alarak ülkeden hızla kaçamakta idi.

Her yedi aileden bir yardıma muhtaç hale gelmişti. Kişi başına düşen milli gelir 10 bin 436 TL gerçekleşmişti. Hükümetin aldığı tedbir paketlerinin hiçbirinde dar ve sabit gelirlilere yer verilmemesi nedeniyle; ülkemizdeki işsizliği koz olarak kullananların maaşları azaltma çabaları, ülkemizdeki kaynağın tamamının yalnızca işverenlere ayrılması gibi önlemler ekonomik krizden çıkılması için yetersiz kalmıştı.

Buna göre 2008 yılında enflasyon son 5 yılın en yüksek değerine çıkmış, yıllık büyüme %1,1'e gerilemiş, ortalama borçlanma faizi %19,2 ile son dört yılın oranlarını geride bırakmış, sıcak para bir yıl içinde 107 milyar dolardan 54 milyar dolara gerilemişti.

Dış ticaret açığının 70 milyar dolara dayanmasıyla ortaya çıkan cari açık 41 milyar doları aşarak yeni bir rekor kırmıştı. Türkiye, 2003 ila 2008 yılları arasında toplam 237,2 milyar dolar yeni borç almış, buna karşılık aynı sürede 220,5 milyar dolar borç faizi ödemişti. Buna göre 2008 yılında enflasyon son 5 yılın en yüksek değerine çıkmış, yıllık büyüme %1,1'e gerilemiş, ortalama borçlanma faizi %19,2 ile son dört yılın oranlarını geride bırakmış, sıcak para bir yıl içinde 107 milyar dolardan 54 milyar dolara gerilemişti.

Dış ticaret açığının 70 milyar dolara dayanmasıyla ortaya çıkan cari açık 41 milyar doları aşarak yeni bir rekor kırmıştır. Türkiye, 2003 ila 2008 yılları arasında toplam 237,2 milyar dolar yeni borç almış, buna karşılık aynı sürede 220,5 milyar dolar borç faizi ödemişti. Kamu görevlilerinin %83'ü düzenli olarak her ay borç ödemek zorunda kalmaktaydı. Borçluların %21'i kredi kartı, %31'i ise her ay banka kredisi taksiti ödemek durumunda kalmıştı. Ancak AKP hükümeti ülkede bir kriz olduğunu kabul etmemiş ve bizi teğet geçti diyerek kendini savunmuştu.

Yukarıdaki hal ve duruma tarih vermeseydim birçok okuyucu  sanki bugünkü durumu anlattığımı sanacaklardı. Yine AKP iktidarı, yine Erdoğan yönetimde. Yine işsizlik var, yine sanayi üretimi iki ara dönemdir düşüyor, yine enflasyon almış başını gidiyor, yine cari açık artmış, yine alınan tedbirlerde çalışanlar ve sabit gelirliler korunmuyor, asgari ücret şok bir program uygulaması ile 22.104 TL olarak açlık sınırının altında belirleniyor. Yine ekonomik kriz olduğu AKP ve Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmiyor.

Türkiye sanki kendini tekrar ederek kısır bir döngüde dönerek aynı şeyleri yaşıyor.

Gelelim   Parti Program gündemli ilçe ve İl danışma toplantılarına. Eskilerin bir deyimi var, sen zarfa bakma mazrufa bak derler. Yani zarfa bakma, içerisine bak. Dışarıda program çalışması yapılıyor zannedilirken içeride değişen bir şey yok.  Konuşmacılar 22 adet belirlenen konu başlığı içerinde birini seçerek beş dakikada görüşünü belirtecekler. İmkansızı başaracaklar yani. Çünkü konu başlıkları beş dakikayla anlatılacak içerikten çok daha derin.

Bir defa örgüt dediğiniz yapı, bir konuyu analiz edecek ve yeni bir şey söyleyecek ise, öncelikle eskisinin koşulları ve etki analizini konuşmacılara sunması gerekir.   Sonra gerekli görülen konular için bir çalıma grubu oluşturarak, yerelden genele doğru bir soyutlamaya götürecek programatik çalışmalar yapılmalıydı. Sonuçlar çıkarılmalı, danışma toplantısının üyelerinin görüşlerine açılarak, nihayetinde yenileşmiş, koşulları anlamış, çözüm önerilerini somutlaştırmış bir çalışma oluşturulmalıydı. Konuşmacıların çoğu parti programını okumamış bile, mevcut programda olan hatta konuşmasından daha kapsamlı olan konularda yeniyi ifade eder gibi bunlar parti programına alınmalıdır diye söz söyleyebilmektedirler.

Program ve parti tüzüğü birlikte değerlendirilip, iktidar olunma yolunda mevcut koşullara alternatif önermeler yaratılarak, bunu uygulayabilecek insan ve  örgüt yapısını oluşturarak toplumsal destek çalışmasını yapabilecek bir hale gelmeliydi.

Ortanın solu yaklaşık 13 yıl sürmüş bir alternatif önerme olarak halkın karşısına çıkabilmişti. Çürüyen düzene alternatif önermeler ileri sürmüştü. O günün koşullarında Toprak sürenin, su kullananın, Eşit işe eşit ücret, çalışma koşulların iyileştirilmesi ve sendikal örgütlenme vb. ve bunu uygulayacak sosyal demokrat kadro için insan tipi gibi birçok alana ilişkin programatik dönüşüm.

İktidar olmaya alternatif olmak bütün hayatı kucaklamakla olabilecek kapsamlı bir çalışmadır. Bu anlayışla zarfa bakmayıp, mazrufa bakınca umdu kararıyor insanın. Kendimizi tekrar ederek yerimizde mi sayacağız? 

 


0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa