CHP PARTİ PROGRAMI YENİLEME DANIŞMA KURULLARI
CHP, 2008 yılında, 14’cü parti
kurultayı, parti programı gündemi ile toplanmış ve komisyonun hazırlamış olduğu
programı düzeltmelerle birlikte kabul etmişti. Programı hazırlayan komisyon
program taslağına “Çağdaş Türkiye İçin Değişim “alt başlığını kullanarak kurultayın
dikkatine sunmuştu.
Bu program altı bölümden ve bu
bölümlerin alt başlıklarından oluşmaktaydı. Bu program hazırlanırken ülkede
nasıl bir ortam mevcuttu ve öne çıkan sorunlar ne idi.
2008 yılında Dünya’da bir
finans krizi belirmişti. Birçok ülkede olduğu gibi iflaslar, dövizdeki
yükseliş, enflasyon, işsizlik gibi birçok sorun oraya çıkmıştı. Bugün olduğu gibi
o günde aynı iktidar, yani AKP ve Sayın Erdoğan ülkenin yönetimindeydi.
Dünya’da yaşanan kriz bize
nasıl yansıyordu. İşsizlik ve kapanan şirket sayısı artıyor, sanayi
şirketlerinin kapasite kullanım oranları düşüyor, sürekli önlem paketleri
açıklanıyordu. 2002 ila 2008 yılları arasında kriz ekonomisine ilişkin
tedbirler alınmamış, çalışanların ve halkın alım gücü yükseltilememiş, istihdamı
artırıcı ekonomik genişleme sağlanamamıştı. Sıcak paranın ülkeye girişi önlenememiş
ve sabit sermaye olarak yatırıma dönüştürülememişti. Sıcak para milyarlarca
dolar faizini alarak ülkeden hızla kaçamakta idi.
Her yedi aileden bir yardıma
muhtaç hale gelmişti. Kişi başına düşen milli gelir 10 bin 436 TL gerçekleşmişti.
Hükümetin aldığı tedbir paketlerinin hiçbirinde dar ve sabit gelirlilere yer
verilmemesi nedeniyle; ülkemizdeki işsizliği koz olarak kullananların maaşları
azaltma çabaları, ülkemizdeki kaynağın tamamının yalnızca işverenlere ayrılması
gibi önlemler ekonomik krizden çıkılması için yetersiz kalmıştı.
Buna göre 2008 yılında enflasyon
son 5 yılın en yüksek değerine çıkmış, yıllık büyüme %1,1'e gerilemiş, ortalama
borçlanma faizi %19,2 ile son dört yılın oranlarını geride bırakmış, sıcak para
bir yıl içinde 107 milyar dolardan 54 milyar dolara gerilemişti.
Dış ticaret açığının 70 milyar
dolara dayanmasıyla ortaya çıkan cari açık 41 milyar doları aşarak yeni bir
rekor kırmıştı. Türkiye, 2003 ila 2008 yılları arasında toplam 237,2 milyar
dolar yeni borç almış, buna karşılık aynı sürede 220,5 milyar dolar borç faizi
ödemişti. Buna göre 2008 yılında enflasyon son 5 yılın en yüksek değerine çıkmış,
yıllık büyüme %1,1'e gerilemiş, ortalama borçlanma faizi %19,2 ile son dört
yılın oranlarını geride bırakmış, sıcak para bir yıl içinde 107 milyar dolardan
54 milyar dolara gerilemişti.
Dış ticaret açığının 70 milyar
dolara dayanmasıyla ortaya çıkan cari açık 41 milyar doları aşarak yeni bir
rekor kırmıştır. Türkiye, 2003 ila 2008 yılları arasında toplam 237,2 milyar
dolar yeni borç almış, buna karşılık aynı sürede 220,5 milyar dolar borç faizi
ödemişti. Kamu görevlilerinin %83'ü düzenli olarak her ay borç ödemek zorunda kalmaktaydı.
Borçluların %21'i kredi kartı, %31'i ise her ay banka kredisi taksiti ödemek
durumunda kalmıştı. Ancak AKP hükümeti ülkede bir kriz olduğunu kabul etmemiş
ve bizi teğet geçti diyerek kendini savunmuştu.
Yukarıdaki hal ve duruma tarih
vermeseydim birçok okuyucu sanki bugünkü
durumu anlattığımı sanacaklardı. Yine AKP iktidarı, yine Erdoğan yönetimde.
Yine işsizlik var, yine sanayi üretimi iki ara dönemdir düşüyor, yine enflasyon
almış başını gidiyor, yine cari açık artmış, yine alınan tedbirlerde çalışanlar
ve sabit gelirliler korunmuyor, asgari ücret şok bir program uygulaması ile
22.104 TL olarak açlık sınırının altında belirleniyor. Yine ekonomik kriz
olduğu AKP ve Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmiyor.
Türkiye sanki kendini tekrar
ederek kısır bir döngüde dönerek aynı şeyleri yaşıyor.
Gelelim Parti Program gündemli ilçe ve İl danışma
toplantılarına. Eskilerin bir deyimi var, sen zarfa bakma mazrufa bak derler. Yani
zarfa bakma, içerisine bak. Dışarıda program çalışması yapılıyor zannedilirken
içeride değişen bir şey yok. Konuşmacılar 22 adet belirlenen konu başlığı
içerinde birini seçerek beş dakikada görüşünü belirtecekler. İmkansızı
başaracaklar yani. Çünkü konu başlıkları beş dakikayla anlatılacak içerikten
çok daha derin.
Bir defa örgüt dediğiniz yapı,
bir konuyu analiz edecek ve yeni bir şey söyleyecek ise, öncelikle eskisinin
koşulları ve etki analizini konuşmacılara sunması gerekir. Sonra
gerekli görülen konular için bir çalıma grubu oluşturarak, yerelden genele
doğru bir soyutlamaya götürecek programatik çalışmalar yapılmalıydı. Sonuçlar
çıkarılmalı, danışma toplantısının üyelerinin görüşlerine açılarak, nihayetinde
yenileşmiş, koşulları anlamış, çözüm önerilerini somutlaştırmış bir çalışma
oluşturulmalıydı. Konuşmacıların çoğu parti programını okumamış bile, mevcut
programda olan hatta konuşmasından daha kapsamlı olan konularda yeniyi ifade
eder gibi bunlar parti programına alınmalıdır diye söz söyleyebilmektedirler.
Program ve parti tüzüğü
birlikte değerlendirilip, iktidar olunma yolunda mevcut koşullara alternatif önermeler
yaratılarak, bunu uygulayabilecek insan ve örgüt yapısını oluşturarak toplumsal destek
çalışmasını yapabilecek bir hale gelmeliydi.
Ortanın solu yaklaşık 13 yıl
sürmüş bir alternatif önerme olarak halkın karşısına çıkabilmişti. Çürüyen
düzene alternatif önermeler ileri sürmüştü. O günün koşullarında Toprak sürenin,
su kullananın, Eşit işe eşit ücret, çalışma koşulların iyileştirilmesi ve
sendikal örgütlenme vb. ve bunu uygulayacak sosyal demokrat kadro için insan
tipi gibi birçok alana ilişkin programatik dönüşüm.
İktidar olmaya alternatif olmak bütün hayatı kucaklamakla olabilecek kapsamlı bir çalışmadır. Bu anlayışla zarfa bakmayıp, mazrufa bakınca umdu kararıyor insanın. Kendimizi tekrar ederek yerimizde mi sayacağız?
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa