DÜŞÜNCENİN KANATLARI VARDIR, ONUN UÇUŞUNU HİÇBİR ŞEY DURDURAMAZ
Yakup Al-Mansur’un emriyle
İslamcı yargıçlar tarafından sert bir şekilde cezalandırıldıktan sonra tüm
kitaplarının şehir meydanında yakılışını izleyen Ortadoğu’nun en büyük filozofu
Ibn-i Rüşd’ün başlıktaki sözü gelinen eğitim sürecine bir ışık tutacak nitelikte.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, Milli eğitim Bakanının açıklamalarıyla eğitim sistemimizde
uzun zamandır uygulanmaya çalışılan ancak son zamanlarda yoğunlaşarak ortaya
çıkan cemaat ve tarikat üyelerinin okullarda derslere girmesi, yeni bir durumun
olduğu gün yüzüne çıktı.
Milli Eğitim
Bakanı sivil toplum örgütlerini kendine göre yeniden tanımladı. Kime sivil
toplum örgütü denileceğini kendi zevahirinden tanımlayarak toplumu
kutuplaştıracak, beyanların üstüne basa basa söylemesi eğitimin ne halde olduğunu
bir kez daha gözler önüne getirdi.
Devlet örgütü
dışında, birtakım siyasal, kültürel, ekonomik ve sosyal faaliyetleri yürüten
gönüllü kuruluşlara sivil toplum adı verilmektedir. Türkiye de bu koşulları
sağlayan sivil toplum örgütleri ve ekonomik olarak organizasyonlarını bağımsız
sürdürülebilir olanların sayısı oldukça azdır.
Sivil toplum
örgütleri iktidar ile güç paylaşan rollere sahip olmaları nedeniyle toplum
sivil toplum örgütlerinin yaptığı çalışmalara biraz daha dikkat
kesilmektedirler. Daha yakın zamanda 6 Şubatta yaşadığımız depremlerde de
görüldü ki, iktidar dışında ortaya çıkan sivil toplum örgütleri daha hızlı
hareket etmekte ve amaçlarını gerçekleştirmek üzere çabukça davranabilmektedir.
Haluk
Levent’in başında bulundu AHBAP Derneği amacını; “Ahbap Derneği, ihtiyaç sahibi kişilere ayni
ve nakdi olmak üzere her türlü yardımda bulunmak, toplumda yardımlaşma
bilincinin güçlenmesini sağlamak, iyi insan ve iyi toplum inşasına hizmet
etmek, yeni işbirliği modelleri ve projelerle çağdaş ve sürdürülebilir
yardımlaşma ve dayanışma ağları oluşturmak, yerel kültürün korunarak günümüz
teknolojik olanaklarıyla gelişmesine ve geleceğe taşınmasına katkı sağlamak
amacı ile kurulmuştur” şeklinde tanımlamaktadır. Kaynakları da tamamen bağış ve
yardımlardan oluşmakta ve mali şeffaflık üzerine kurmaktadır. Bağımsız denetim
yaptırarak, bağışçılarına ve yardım yapacaklar nezdinde güven inşa etmektedir.
Çağdaş
yaşamı destekleme derneği, LÖSEV, TEMA, İHD, TED ve birçok dernek gönüllü
olarak kendi olanakları ile kamusal fayda sağlamaktadırlar. Bu dernekler
kamusal alandan bir fayda beklemeden bütün olanaklarıyla amaçları doğrultusunda
olanakları kullanmaktadırlar.
Ya
Cemaat ve Tarikatlar böyle mi?
Ancak
üzerine basarak siz kabul etmeseniz de biz bunları sivil toplum örgütleri
olarak kabul ediyoruz dediği sivil toplum örgütleri gerçekte sivil toplum
örgütleri olmadıkları gibi hiç de böyle bir çabaları bulunmamaktadır. Cemaat ve Tarikat olarak toplumda bulunan ve
sadece kendi üyelerinin bildiği kapalı topluluklardır. Bunların hiç birinin ne
insan kaynakları bilinmekte ne de ekonomik kaynakları. Yapmak istedikleri ise
insanları kendi istedikleri gibi biçimlendirmek. Toplumun her kesimi
kucaklayacak bir çalışmaları da hiç bulunmamaktadır.
Sivil
toplum örgütlerinin amacı, açık toplumu temel alan, yardımlaşmayı,
çağdaşlaşmayı hedefleyen ve geleceğe taşıyan bir hedefle çalışmaktır. Böyle
olmayan derneklerin bir de geleceğimiz olan çocuklarımızın, gelişmesini
yönlendirme ve onları şekillendirme çalışmasında bulunması hiç kabul
edilebilecek bir durum değildir.
Cemaat
ve Tarikatlar aracılığıyla, aktardığı şeyleri açıklamaya değer bulmayan bir
eğiticinin, çocuklarımıza öğretme hedefini gerçekleştirmiş olabileceği
düşünebilinir mi? Eğitimde, eğitmen bir farklılık yaratmıyor ise sadece kendi
dar cemaat anlayışının çocuklara şırınga etmesinin ana damarı haline
gelecektir. Çocuklarımızın düşünmesini, soru sormasını, anlayıp yeni
kavramlarla, yeni hayaller kurmasını engellemekten başka bir şeye
yaramayacaktır. Hele de son Uluslararası öğrenci değerlendirme programı PISA
sonuçları ortadayken.
Toplumların
gelişme seyirlerini ifade eden toplumsal dönemlerin en son geldiği aşama Toplum
5.0 olarak ifade edilmektedir. Prof. Dr.
Levent Şahin tarafından “Toplum 5.0, bugün gelişmiş ekonomilerin vardığı hatta
daha doğrusu varmayı düşlediği son durağı göstermektedir. Yani tabiri caizse
“süper akıllı bir topluma” işaret etmektedir. Bu toplum yapısında insanların
refahı en gelişmiş düzeylere çekilmek istenmektedir. Gelişimin merkezine insan
oturtulmaktadır” şeklinde ifade edilmektedir.
Eğitim
insanların yeteneklerini geliştirme ve kendini tanımasında en temel araçtır.
Toplumların geleceğe taşınmasında yeri başka araçlarla doldurulamaz. Sadece
kendi toplumunun çıkarlarına odaklanmış, Cemaat ve Tarikat olarak ifade edilmiş
topluluklara bırakılmayacak kadar önemlidir. İnsanlığın hayal üretmesinde ve
toplumsal fayda sağlamasında çocuklarımızın uçmasını sağlayacak eğitim,
cemaatler aracılığıyla sürdürülmesi insani iyiliğin kanatlarının kırılmasına
neden olacaktır.
Siyasi
iktidarın kendi çıkarı üzerine toplumu şekillendirmesi kabul edilemez. Hayal gücü olmayan insan verili hayaller deposu olarak, parça
parça resimlerin asılı olduğu bir duvara dönüşmüş olmakla, daha fazla insan
olabilir mi? Öğrenmek isteyen kimseyi duvara dönüştüren bir eğitim, öğrenmek
üzere gelmiş bir kimseyi, bir gelişim süreci içinde değerlendiremez. Kör,
sağır, dünyadan kopmuş, gerçeklere yüz çevirmiş bir genç kuşak asla
yaratılamaz.
Düşüncenin
kanatları vardır, onun uçuşunu hiçbir şey durduramaz…
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa