13 Nisan 2024 Cumartesi

DÜŞÜNCENİN KANATLARI VARDIR, ONUN UÇUŞUNU HİÇBİR ŞEY DURDURAMAZ

 



Yakup Al-Mansur’un emriyle İslamcı yargıçlar tarafından sert bir şekilde cezalandırıldıktan sonra tüm kitaplarının şehir meydanında yakılışını izleyen Ortadoğu’nun en büyük filozofu Ibn-i Rüşd’ün başlıktaki sözü gelinen eğitim sürecine bir ışık tutacak nitelikte.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Milli eğitim Bakanının açıklamalarıyla eğitim sistemimizde uzun zamandır uygulanmaya çalışılan ancak son zamanlarda yoğunlaşarak ortaya çıkan cemaat ve tarikat üyelerinin okullarda derslere girmesi, yeni bir durumun olduğu gün yüzüne çıktı.

Milli Eğitim Bakanı sivil toplum örgütlerini kendine göre yeniden tanımladı. Kime sivil toplum örgütü denileceğini kendi zevahirinden tanımlayarak toplumu kutuplaştıracak, beyanların üstüne basa basa söylemesi eğitimin ne halde olduğunu bir kez daha gözler önüne getirdi.

Devlet örgütü dışında, birtakım siyasal, kültürel, ekonomik ve sosyal faaliyetleri yürüten gönüllü kuruluşlara sivil toplum adı verilmektedir. Türkiye de bu koşulları sağlayan sivil toplum örgütleri ve ekonomik olarak organizasyonlarını bağımsız sürdürülebilir olanların sayısı oldukça azdır.

Sivil toplum örgütleri iktidar ile güç paylaşan rollere sahip olmaları nedeniyle toplum sivil toplum örgütlerinin yaptığı çalışmalara biraz daha dikkat kesilmektedirler. Daha yakın zamanda 6 Şubatta yaşadığımız depremlerde de görüldü ki, iktidar dışında ortaya çıkan sivil toplum örgütleri daha hızlı hareket etmekte ve amaçlarını gerçekleştirmek üzere çabukça davranabilmektedir.

Haluk Levent’in başında bulundu AHBAP Derneği amacını;  “Ahbap Derneği, ihtiyaç sahibi kişilere ayni ve nakdi olmak üzere her türlü yardımda bulunmak, toplumda yardımlaşma bilincinin güçlenmesini sağlamak, iyi insan ve iyi toplum inşasına hizmet etmek, yeni işbirliği modelleri ve projelerle çağdaş ve sürdürülebilir yardımlaşma ve dayanışma ağları oluşturmak, yerel kültürün korunarak günümüz teknolojik olanaklarıyla gelişmesine ve geleceğe taşınmasına katkı sağlamak amacı ile kurulmuştur” şeklinde tanımlamaktadır. Kaynakları da tamamen bağış ve yardımlardan oluşmakta ve mali şeffaflık üzerine kurmaktadır. Bağımsız denetim yaptırarak, bağışçılarına ve yardım yapacaklar nezdinde güven inşa etmektedir.

Çağdaş yaşamı destekleme derneği, LÖSEV, TEMA, İHD, TED ve birçok dernek gönüllü olarak kendi olanakları ile kamusal fayda sağlamaktadırlar. Bu dernekler kamusal alandan bir fayda beklemeden bütün olanaklarıyla amaçları doğrultusunda olanakları kullanmaktadırlar.

Ya Cemaat ve Tarikatlar böyle mi?

Ancak üzerine basarak siz kabul etmeseniz de biz bunları sivil toplum örgütleri olarak kabul ediyoruz dediği sivil toplum örgütleri gerçekte sivil toplum örgütleri olmadıkları gibi hiç de böyle bir çabaları bulunmamaktadır.  Cemaat ve Tarikat olarak toplumda bulunan ve sadece kendi üyelerinin bildiği kapalı topluluklardır. Bunların hiç birinin ne insan kaynakları bilinmekte ne de ekonomik kaynakları. Yapmak istedikleri ise insanları kendi istedikleri gibi biçimlendirmek. Toplumun her kesimi kucaklayacak bir çalışmaları da hiç bulunmamaktadır.

Sivil toplum örgütlerinin amacı, açık toplumu temel alan, yardımlaşmayı, çağdaşlaşmayı hedefleyen ve geleceğe taşıyan bir hedefle çalışmaktır. Böyle olmayan derneklerin bir de geleceğimiz olan çocuklarımızın, gelişmesini yönlendirme ve onları şekillendirme çalışmasında bulunması hiç kabul edilebilecek bir durum değildir.

Cemaat ve Tarikatlar aracılığıyla, aktardığı şeyleri açıklamaya değer bulmayan bir eğiticinin, çocuklarımıza öğretme hedefini gerçekleştirmiş olabileceği düşünebilinir mi? Eğitimde, eğitmen bir farklılık yaratmıyor ise sadece kendi dar cemaat anlayışının çocuklara şırınga etmesinin ana damarı haline gelecektir. Çocuklarımızın düşünmesini, soru sormasını, anlayıp yeni kavramlarla, yeni hayaller kurmasını engellemekten başka bir şeye yaramayacaktır. Hele de son Uluslararası öğrenci değerlendirme programı PISA sonuçları ortadayken.

Toplumların gelişme seyirlerini ifade eden toplumsal dönemlerin en son geldiği aşama Toplum 5.0 olarak ifade edilmektedir. Prof. Dr. Levent Şahin tarafından “Toplum 5.0, bugün gelişmiş ekonomilerin vardığı hatta daha doğrusu varmayı düşlediği son durağı göstermektedir. Yani tabiri caizse “süper akıllı bir topluma” işaret etmektedir. Bu toplum yapısında insanların refahı en gelişmiş düzeylere çekilmek istenmektedir. Gelişimin merkezine insan oturtulmaktadır” şeklinde ifade edilmektedir.

Eğitim insanların yeteneklerini geliştirme ve kendini tanımasında en temel araçtır. Toplumların geleceğe taşınmasında yeri başka araçlarla doldurulamaz. Sadece kendi toplumunun çıkarlarına odaklanmış, Cemaat ve Tarikat olarak ifade edilmiş topluluklara bırakılmayacak kadar önemlidir. İnsanlığın hayal üretmesinde ve toplumsal fayda sağlamasında çocuklarımızın uçmasını sağlayacak eğitim, cemaatler aracılığıyla sürdürülmesi insani iyiliğin kanatlarının kırılmasına neden olacaktır.

Siyasi iktidarın kendi çıkarı üzerine toplumu şekillendirmesi kabul edilemez. Hayal gücü olmayan insan verili hayaller deposu olarak, parça parça resimlerin asılı olduğu bir duvara dönüşmüş olmakla, daha fazla insan olabilir mi? Öğrenmek isteyen kimseyi duvara dönüştüren bir eğitim, öğrenmek üzere gelmiş bir kimseyi, bir gelişim süreci içinde değerlendiremez. Kör, sağır, dünyadan kopmuş, gerçeklere yüz çevirmiş bir genç kuşak asla yaratılamaz.

Düşüncenin kanatları vardır, onun uçuşunu hiçbir şey durduramaz…

 

 

 

 

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa