19 Kasım 2019 Salı

DEVİNİMİN(HAREKETİN) KENDİ GERÇEKLİĞİ




ERTUĞRUL KILIÇ

Çok bilinen bir şey vardır, her şey hareket halindedir. Bu ilk felsefi tartışmalardan bu yana süre gelmektedir. Her şey değişmekte mekan ve zaman boyutunda kendine yeni bir yer bulmaktadır.
Devinim kendi başına olmamaktadır. Descates’in gemi örneğinde söylediği gibi eğer bir gemiyi denizin üzerine korsanız, olduğu yerde durur. Onu hareket ettiren şey suyun alçalıp yükselmesidir. Eğer bir rüzgar çıkar suya bir devinim kazandırırsa, üzerindeki gemide hareket edecektir. Descates bu düşüncesinde denizin alçalması yükselmesi ile diyerek, başka bir hareketin de düşünülmemesini isteyerek, kendi düşüncesini açıklıyor. Bunu da kendi bindiği gemi örneğiyle açıklıyor. Bir yerden bir yere giden gemi hareket ederken, onun içerisinde uyuyan insan hiçbir hareket yapmaksızın başka bir yere gidebilir. Bu aslında bir şeye karşı hareketsiz kalırken, diğer bir şeye karşı hareket etmişte olmaktadır. Geminin güvertesinde oturan kaptan gemiye göre hareket etmezken kıyıdan uzaklaşırken gemiyle birlikte kara parçasına göre hareket etmektedir. Her şey hareket halindedir.
Varoluşçu devinim her zaman içseldir. Devinimin biricik içsel kendine özgü kalması dışarıda olanın kendi katkısına kalmıştır. Bu öznellik sonrası “ nerede kalmıştık” repliğine dönüşür. İnsanın kendine dönük bir uğraşı içerisinde kalması kaç gün geçti sayamadım, yaşamımı devam ettirmekle meşguldüm vb. gibi.
“Bazen insan kalabalığın içerisinde kaybolur, sesini duyuramaz. Yalnızlaşır. Düşündüğü gibi gitmez anlar arka arkaya. An’da kalmak can yakar işte o zaman. Kurtuluş, kişinin düşüncelere dalmaya, geçmişten ya da gelecekten medet ummaya yönelmesi oluverir. Mademki der, an’da kalamıyorum, yüzümü sonsuzluğa çevireyim. İşte o an aslında muhteşem bir şey olur. Sonradan varır kişi bunun farkına. O an kalabalığın içerisinde kaybolduğunu değil, kendisi olarak orada bulunamadığını fark eder. O kadar kendisidir ki aslında, kalabalıktan sıyrılır. Ve vakti geldiğinde çeker gider. Çekip gitmeye cesaret eder. O halde, kendi olmak çekip gitmeye cesaret edebilmektir. Kaldığımız yer hep kendimizizdir.” Varoluşçulukta budur zaten. Ben varsam var ben yoksam yok gibi.
 Herakleitos’un dediği gibi «bir ırmakta iki kez yıkanamayız», çünkü su sürekli akıp gider, başka su molekülleri gelir. Düşünme dünyası bireyseldir, onun dışındaki her şey dış dünyayı oluşturur. Demek ki devinim; maddenin, dış dünyada var olanların temel özelliklerinden biridir. Ancak tüm bunlar mekanik hareketlerdir, felsefeden çok bilimi ilgilendirir. Gözlemlerimiz, ayrıca var olanlar arasında karşılıklı etki olduğunu gösteriyor. Diyalektik düşünce, gerçek var olanları karşılıklı bağlantıları, art zamanlılıkları, devinimleri, doğumları ve ölümleri içinde kavrar. 
Evren bir ilişkiler bütündür. İnsanlarda bütünün birer parçalarıdır. İnsanlar kendi aralarında ilişkiler kurdukları gibi yaşadıkları çevre ile de ilişki kurarlar. Etkileşimde bulunurlar. Bir süreçler bütünü olarak ortaya çıkar ve kendini başkalaştırır. Çocuk doğar büyür ve ölür. Bütün süreçlerde başka başka ilişkiler bütününden geçer.
İnsanların iş yapması için oluşturdukları organizasyonlarda bir süreçtir. Çeşitli süreçlerden geçerler. Kendini bir kez ortaya çıkardıktan sonra kurmuş oldukları ilişkiler süreçlerinde çeşitli etkileşimlerde bulunurlar ve başkalaşırlar. Yakın dönemde organizasyonlarda misyon ve vizyon kavramları ortaya çıkmıştır. Organizasyonların kendilerini nasıl gördükleri ve gelecekte nasıl bir yerde olmaları gerektirdiğini gösteren çalışmalardır.
Bazen bu organizasyonlar doğmadan ölürler, bazıları da inatla yaşlar. Birçok etkileşime bağlı olmakla birlikte organizasyonu oluşturan faktörlerin buna çok büyük katkıları vardır. Büyük bir imparatorluk olan Osmanlı’dan toprak bakımından küçük bir Cumhuriyete razı olunması, o organizasyonu oluşturan kadroların kendini ve bulundukları Dünyayı iyi değerlendirmeleri sonucudur.
Bazen de organizasyonlar büyük faydalar görmek amacıyla birleşirler. Niyet daha güçlü ve büyük olmaktır. Bu niyet iyi olsa da yürümez. Büyük olan küçük olanı, güçlü olan zayıf olanı yok eder. Niyetten bağımsız artık kurulan organizasyon başkalaşmıştır. Devinim geçirmiş ve başka bir şeye dönüşmüştür. Ataların dediği gibi Dimyattaki pirince giderken evdeki bulgurdan olmak gibi bir şey ortaya çıkabilir.
Hareketin oluşturduğu etkileşim ise bu etkileşimden başkalaşım mutlaka ortaya çıkacaktır. Ancak amaçlanan misyon ve vizyona dikkat edilmediğinde organizasyon ya doğmadan ölecek ya da büyük, doğmakta olanı yutarak kendinden başka bir şey ortaya çıkaracaktır.
Ne yazık ki siyasette yeni bir şey yapacağım diye ortaya çıkanların kendini bilmemeleri ve çevreyi doğru analiz etmemeleri nedeniyle hep kendinden başka bir şey olarak ya yok oldukları, ya da başkalaşarak büyüğün içerisinde kayboldukları, bazen kirlendikleri bazen amaçsız kaldıkları hem geçmişte hemde günümüzde gerçekliğini inatla sürdürmektedir.

Etiketler: , , , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa