DEVİNİMİN(HAREKETİN) KENDİ GERÇEKLİĞİ
ERTUĞRUL KILIÇ
Çok
bilinen bir şey vardır, her şey hareket halindedir. Bu ilk felsefi
tartışmalardan bu yana süre gelmektedir. Her şey değişmekte mekan ve zaman
boyutunda kendine yeni bir yer bulmaktadır.
Devinim
kendi başına olmamaktadır. Descates’in gemi örneğinde söylediği gibi eğer bir
gemiyi denizin üzerine korsanız, olduğu yerde durur. Onu hareket ettiren şey
suyun alçalıp yükselmesidir. Eğer bir rüzgar çıkar suya bir devinim
kazandırırsa, üzerindeki gemide hareket edecektir. Descates bu düşüncesinde
denizin alçalması yükselmesi ile diyerek, başka bir hareketin de
düşünülmemesini isteyerek, kendi düşüncesini açıklıyor. Bunu da kendi bindiği
gemi örneğiyle açıklıyor. Bir yerden bir yere giden gemi hareket ederken, onun
içerisinde uyuyan insan hiçbir hareket yapmaksızın başka bir yere gidebilir. Bu
aslında bir şeye karşı hareketsiz kalırken, diğer bir şeye karşı hareket
etmişte olmaktadır. Geminin güvertesinde oturan kaptan gemiye göre hareket
etmezken kıyıdan uzaklaşırken gemiyle birlikte kara parçasına göre hareket
etmektedir. Her şey hareket halindedir.
Varoluşçu
devinim her zaman içseldir. Devinimin biricik içsel kendine özgü kalması
dışarıda olanın kendi katkısına kalmıştır. Bu öznellik sonrası “ nerede kalmıştık”
repliğine dönüşür. İnsanın kendine dönük bir uğraşı içerisinde kalması kaç gün
geçti sayamadım, yaşamımı devam ettirmekle meşguldüm vb. gibi.
“Bazen
insan kalabalığın içerisinde kaybolur, sesini duyuramaz. Yalnızlaşır. Düşündüğü
gibi gitmez anlar arka arkaya. An’da kalmak can yakar işte o zaman. Kurtuluş,
kişinin düşüncelere dalmaya, geçmişten ya da gelecekten medet ummaya yönelmesi
oluverir. Mademki der, an’da kalamıyorum, yüzümü sonsuzluğa çevireyim. İşte o
an aslında muhteşem bir şey olur. Sonradan varır kişi bunun farkına. O an
kalabalığın içerisinde kaybolduğunu değil, kendisi olarak orada bulunamadığını
fark eder. O kadar kendisidir ki aslında, kalabalıktan sıyrılır. Ve vakti
geldiğinde çeker gider. Çekip gitmeye cesaret eder. O halde, kendi olmak çekip
gitmeye cesaret edebilmektir. Kaldığımız yer hep kendimizizdir.” Varoluşçulukta
budur zaten. Ben varsam var ben yoksam yok gibi.
Herakleitos’un dediği gibi
«bir ırmakta iki kez yıkanamayız», çünkü su sürekli akıp gider, başka su
molekülleri gelir. Düşünme dünyası bireyseldir, onun dışındaki her şey dış
dünyayı oluşturur. Demek
ki devinim; maddenin, dış dünyada var olanların temel
özelliklerinden biridir. Ancak tüm bunlar mekanik hareketlerdir, felsefeden çok
bilimi ilgilendirir. Gözlemlerimiz, ayrıca var olanlar arasında karşılıklı etki
olduğunu gösteriyor. Diyalektik düşünce, gerçek var olanları karşılıklı
bağlantıları, art zamanlılıkları, devinimleri, doğumları ve ölümleri içinde
kavrar.
Evren
bir ilişkiler bütündür. İnsanlarda bütünün birer parçalarıdır. İnsanlar kendi
aralarında ilişkiler kurdukları gibi yaşadıkları çevre ile de ilişki kurarlar.
Etkileşimde bulunurlar. Bir süreçler bütünü olarak ortaya çıkar ve kendini
başkalaştırır. Çocuk doğar büyür ve ölür. Bütün süreçlerde başka başka ilişkiler
bütününden geçer.
İnsanların
iş yapması için oluşturdukları organizasyonlarda bir süreçtir. Çeşitli
süreçlerden geçerler. Kendini bir kez ortaya çıkardıktan sonra kurmuş oldukları
ilişkiler süreçlerinde çeşitli etkileşimlerde bulunurlar ve başkalaşırlar.
Yakın dönemde organizasyonlarda misyon ve vizyon kavramları ortaya çıkmıştır.
Organizasyonların kendilerini nasıl gördükleri ve gelecekte nasıl bir yerde
olmaları gerektirdiğini gösteren çalışmalardır.
Bazen
bu organizasyonlar doğmadan ölürler, bazıları da inatla yaşlar. Birçok
etkileşime bağlı olmakla birlikte organizasyonu oluşturan faktörlerin buna çok
büyük katkıları vardır. Büyük bir imparatorluk olan Osmanlı’dan toprak
bakımından küçük bir Cumhuriyete razı olunması, o organizasyonu oluşturan kadroların
kendini ve bulundukları Dünyayı iyi değerlendirmeleri sonucudur.
Bazen
de organizasyonlar büyük faydalar görmek amacıyla birleşirler. Niyet daha güçlü
ve büyük olmaktır. Bu niyet iyi olsa da yürümez. Büyük olan küçük olanı, güçlü
olan zayıf olanı yok eder. Niyetten bağımsız artık kurulan organizasyon
başkalaşmıştır. Devinim geçirmiş ve başka bir şeye dönüşmüştür. Ataların dediği
gibi Dimyattaki pirince giderken evdeki bulgurdan olmak gibi bir şey ortaya
çıkabilir.
Hareketin
oluşturduğu etkileşim ise bu etkileşimden başkalaşım mutlaka ortaya çıkacaktır.
Ancak amaçlanan misyon ve vizyona dikkat edilmediğinde organizasyon ya doğmadan
ölecek ya da büyük, doğmakta olanı yutarak kendinden başka bir şey ortaya
çıkaracaktır.
Ne
yazık ki siyasette yeni bir şey yapacağım diye ortaya çıkanların kendini
bilmemeleri ve çevreyi doğru analiz etmemeleri nedeniyle hep kendinden başka
bir şey olarak ya yok oldukları, ya da başkalaşarak büyüğün içerisinde
kayboldukları, bazen kirlendikleri bazen amaçsız kaldıkları hem geçmişte hemde
günümüzde gerçekliğini inatla sürdürmektedir.
Etiketler: DİYALEKTİK, DOĞRULUK, GERÇEKLİLİK, HAREKET, VAROLUŞÇULUK
0 Yorum:
Yorum Gönder
Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]
<< Ana Sayfa